8 Ocak 2014 Çarşamba

ERMENİ KATLİAMI

KATLİAMLAR

Yıl:1895.  Yer:Sivas
Fransız   bayrağı  çekilmiş  olan  yer Fransız  konsoloshanesidir.Ermeniler’in  katledileceği  üzerine Başkonsolos Carlier  ve  eşi,  harekete  geçmişler  ve Sivas’taki  Ermeniler’i  aileleri  ile  birlikte   evlerine  almışlardır.Konsolos  ve  eşi,  omuzlarında  tüfek  evin  üst  penceresinde   nöbet  tutmaktadırlar.Beklemektedirler.Türkler  gelecek  ve Ermeniler’i  kendilerinden  almak  istedikleri  zaman,  evet  işte   o  zaman   onlar  insanlık  uğruna  çarpışacaklardır.
Ama  boşuna  beklemişlerdir  günlerce.Ne  gelen  vardır,  ne  de kendilerinden Ermeniler’i  isteyen Konsolos  Monsieur  Carlier  elde  silah  nöbet  tutarken   kulağının dibinden   bir  kurşunun  vınlayarak   geçtiğini  hissederek   yıldırım  gibi  geriye  döner.Karşısında  bir  Ermeni’yi  görür.Elindeki  mavzerin   namlusundan   daha  dumanlar  çıkmaktadır.Ve  şöyle  haykırır:
-Nankör  mahluk.İblis  ruhlu  hain.Bu  mudur  senin   minnet  borcunu  ödeme  şeklin?Bu  mudur  senin  insanlığın?
Uzun  boylu,  yakışıklı,  sakal  ve  bıyıkları  kırlaşmış  adam  bu  sözleri,  sinirden  titreyerek ,  ayakkabılarını  öpmeye  çalışan  yalvarıp  yakaran   bir  başka  adama  söylüyor.
Sonra  ilave  ediyordu:
-Nasıl  yaptın  bu  işi...Söyle  neden  bana  kıymak   istedin?  Cevap  versene  be  adam!
Ve  istediği  cevap  hemen  gelir:
-Beni  affediniz,  diye  inler  ayaklarına  kapanmış  Ermeni. Evet  sizi   öldürmek  istedim,  çünkü   sizi  öldürdüğüm  takdirde   Avrupalılar  “Ermeniler’i  evine  almış   olan  konsolosu   Türkler  katlettiler”  diye feryada  başlayacaklar  ve  dünyayı  ayağa  kaldıracaklardı.  Davamıza  hizmetti  bu.
Konsolos  şaşkınlık  içinde  yere çöker.
Yukarıdaki  anıyı Başkonsolosun  eşi  Bayan  Carlier  daha   sonra  yazdığı   anışlarında anlatmaktadır. 
Van’da  Ermeniler’in  yapmış  olduğu  tahribatı  ve   mezalimi 16  Eylül 1919  tarihli Hariciye  Vekaleti  yabancı  misyonlar   gönderdiği  genelgede  şöyle  açıklamaktadır:
“Şamran  Mahallesi’nde 200  kadın  ve  çocuk  sığındıkları  evde  yakılmışlardır.Mirkos  Köyü  beyaz bayrak  çektiği  halde  tecavüze  uğramış,  köyün  kadınları  ve  kızları  bilinmeyen  bir  yöne  götürülmüşlerdir.Bazı  köylerde  ise  öldürülen   çocukların  etleri  annelerine  yedirilmek  istenmiştir.”
“Aksani  ve Hınıs  Köylerinde 500  kişiye  yakın  insan,  Şeyhane Köyünde  ise 200’e  yakın  çocuk  ve kadın  camiye doldurulup  diri  diri  yakılmışlardır”
Saray  civarındaki  halk  kılıçtan  geçirilmiş,  sulara  atılarak  boğulmuş, 10.000’in  üzerinde  ceset Van  Gölü  üzerinde  sayılmıştır.”
Van’ın  içinde  camiler,  evler,  kışlalar hatta  içindeki   yaralı  ve  hastaları  ile  birlikte  hastaneler  yakılmıştır.Yakalanan  subaylar  işkence  çektirilerek  öldürülmüşlerdir.Bu  arada  şehirdeki  durumu  bilmeyen  çevre  köylerden  Van’a  gelmek  isteyen  göçmenlerden 1200  kişi Vatsan  ve Etkil  yolu  üzerinde  acımadan   vahşiyane  bir  şekilde  öldürülmüşlerdir.
Ermeniler  ve Ruslar,  girdikleri  köylerde  vahşiyane  zulümler  yapmışlardır.Kadınları  ve  çocukları   diri  diri  yakmışlar,  ihtiyar  ve  genç  erkeklerin   gözlerini  oyarak   genç  kızlara  tecavüz  etmişlerdir.Örneğin  Aşnak  Nahiyesi’nde  kadın  ve  kızlardan  onbeş  tanesini  ayırarak   bir  odaya  hapsetmişler  ve akşamları  eğlenirken  bu  kadınları çırılçıplak  soyarak “Haydi  namaz  kılınız  bakalım,  nasıl  kılıyorsunuz?”  diyerek  alay  etmişler  ve  nihayet   çeşitli  işkencelerle  öldürmüşlerdir.
Yine  Van’ın  Abbasağa Mahallesi’nden  Firdevs  isimli  bir  vatandaşın  ifadesine  göre,  çeşitli  işkencelerle  Müslüman  halkın  öldürüldüğü,  hamile  bir  kadının  karnını  yararak  çocuğunu  çıkarıp  kafasını  kestikleri,  girdikleri  evlerdeki  insanlara  saatlerce  işkence yaptıktan  sonra  öldürdükleri,  onbeş-onaltı  yaşlarında  erkek  bir  çocuğu  çırılçıplak  soyarak   cinsel  organını  kestikleri,  daha  sonra  da  doğradıkları,  Amerikan  misyonuna  götürülen  kadın  ve  kızların  ırzlarına   geçildiği  anlatılmıştır.Teslim  olmak  isteyen  ahali  dahi  gerek  Ermeniler  gerekse  Ruslar  tarafından   çeşitli  işkencelerle  katledilmişlerdir.
Anlatılan  şu  olay  vahşetin   boyutunun  ne  kadar   tiksindirici  olduğunu   göstermesi    bakımından  oldukça  önemlidir.”İki  İslam  kadınını  Ermeniler beraber  getirmişlerdi.Bu  kadınları  ortaya  getirdiler.Her  ikisi  de  hamileydi.iki  Rus  askeriyle  iki  Ermeni  geldi.Kadınların  karınlarındaki  çocukların  oğlan  veya  kız  olduğuna  dair  iki  mecidiye  değeri   üzerine  bahse  girdiler.Kadınların  karınlarını   feci  bir  surette  kama  ile  yardılar,  birinin  karnından  bir  oğlan çıktı.Diğerinin  karnındaki  henüz   küçük  olduğu  için  cinsiyeti   anlaşılamadı  ve bunun  üzerine   bir  süre  de  münakaşa  ettiler.” 
Van’ın  Zeve Köyü’nden Kıymet Başıbüyük:
“Ermeni  komitacıları  hamile  kadınların  karnını  süngü  ile  yırtıp  çıkardıkları   çocukları  yine   süngülerinin  ucunda   oynatıyorlardı.Kadın  ve  kızların  kollarındaki  altın-  bilezikleri  almak  için  çok  kolay  bir  usul  bulmuşlardı.Hemen  kasaturayı  atıp  kolu  tamamen  kesiyorlar,  ondan   sonra  da  bilezik  veya  yüzük  gibi   ziynet  eşyalarını  alıyorlardı”
25  Nisan 1918  tarihinde Kars’ın  Doğu’sundaki Subatan  Köyü’nde  büyük  küçük 750  Türk’ü balta  ve bıçakla  öldürdükten  sonra  yakarak  şehit  ettiler.
29 Nisan 1918 Gümrü’den 500  araba  ile Ahılkelek’e  nakledilmekte  olan 3.000  kadar  kadın,  ihtiyar,  çocuk  ve erkek  yolda  öldürülmüşlerdir
Türk  Ordusu Erzurum’a  girdiği  zaman  şehir  içinde 2127  şehit  erkek  cesedi  defn  edilmiştir.Ayrıca Kars  kapısı  dışında  250 ceset  bulunmuştur.Cesetler  üzerinde ,  süngü,  balta  ve mermi  yarası,  ciğerleri   çıkarılmış,  göğüslerine  kazık  çakılmış cesetlere rastlanmıştır.
Rus orduları çekilirken, Ermeniler ordumuzdan  kaçarken bir  köyde  ocağa kazanı koyup su kaynatan bir anayı  yakalamışlar,  karnını yararak kesmişler, çocuğunu kazana  atmışlar.Ocağa “Gelin!, Türkler, karnınız açtır.Size yemek hazırladık” diye bağırmışlar.
Yine bir yerde insanları kol, but, kelle, gövde  parça parça edip  her birini bir çiviye takmışlar;  üzerlerine” okkası on paraya “  yazmışlardır.
Ne  yazıktır  ki,  bu  katliamları   yüzyıllardır  içimizde barındırdığımız  nankör  Ermeniler  yapmışlardır.

İlhan BARDAKÇI:İmparatorluğa  Veda  s:408-409
Şenol KANTARCI: Ararat”  Filmi  Senaryosundaki  Tarihsel  Olayların  İncelenmesi
Ş.Nezihi AYKUT:Arşiv  Belgelerine  göre Ermeniler’in  Anadolu’da yaptıkları   katliamlar (1914-1922)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Kopmuşuz bizler o öz varlık olan manzaradan
Bahseder gerçi duyanlar o onulmaz yaradan.
Derler ki: İnsanda derin bir yaradır köksüzlük
Budur âlemde hudutsuz ve hazin öksüzlük. (Y. Kemal Beyatlı)