8 Ocak 2014 Çarşamba

TALAT PAŞA'NIN SOYKIRIMI EMREDEN GİZLİ TELGRAFI VAR MIDIR?

TALAT PAŞA'NIN SOYKIRIMI EMREDEN GİZLİ TELGRAFI VAR MIDIR?

“Soykırım”  iddiasını bir Osmanlı politikasına bağlamaya heveslenen Ermeni  propagandası bir  de bu yönde alınmış bir karar olduğunu ispatlamak   zorundadır. Bunun için de bir formül bulunmuş ve Talat Paşa’ya atfedilen  ve General  Allenby  komutasındaki kuvvetlerce Halep'te ele geçirildiği ileri sürülen birtakım telgraf örnekleri ortaya çıkarılmıştır. Bu  telgrafların Naim  Bey adli bir Osmanlı memurunda bulunduğu ve İngiliz  işgalinin öngörülenden daha kısa sürüde gerçekleşmesi nedeniyle Osmanlılarca imha edilemediği iddia olunmaktadır Aram Andonian adlı bir  Ermeni  yazar bu telgrafların örneklerini 1920’de yayınlanmış, ayrıca Talat Paşa’yı  Berlin'de katleden Tehlirian'i yargılayan mahkemeye de verilmiştir. Mahkemede bunlardan 5’i  söz konusu edilmiş, ancak delil olarak kabul edilmedikleri gibi otantik olup olmadıkları da herhangi bir karara bağlanmamıştır. Diğer Ermeni  iddiaları gibi  bu iddianın da gerçekle bir ilgisi yoktur.Zira  bu telgraflar 1922'de İngiltere’de Daily Telegraph gazetesinde  yayınlanmıştır. İngiliz  Dışişleri Bakanlığı bunun üzerine durumu işgal komutanlığından soruşturmuş ve sonunda bu belgelerin Allenby kuvvetlerince bulunmadığı Paris'teki bir Ermeni  grubunca  icat edildiği anlaşılmıştır. Telgrafların kaleme alınış şekli ve yazıldıkları  kağıtlar Osmanlı belgeleri olmadıklarını açıkça göstermektedir. İngilizler  ve Fransızlar  İstanbul’un işgalinden sonra Ermeniler’e  karşı  karsı girişilen "katliamın" sorumlularını  cezalandırmak amacıyla  tutuklamalara girişmişler. Osmanlı Hürriyet ve İtilaf  Hükümeti, İttihat ve Terakki Partisi   ve yöneticilerine  olan düşmanlığı  nedeniyle  işgal kuvvetlerine  bu hususta elinden gelen her türlü yardımı  yapmıştır. Tutuklananlardan  bir kısmı İstanbul'da yargılanmış, bir kısmı ise Malta'ya sürülmüştür.
İstanbul’daki  mahkeme İttihat ve Terakki'nin  firardaki 4   yöneticisini  gıyaplarında idama mahkum etmiş, ayrıca 3 kişiyi   daha  idam cezasına   çarptırmıştır. Bu  son idam cezalarının  yalancı  tanıkların  ifadelerine dayanarak verildiği daha  sonra  açığa  çıkmıştır. İngilizler  Malta'ya sürdükleri sanıklar  aleyhine her yerde belge ve tanık aramaya girişmişler, Osmanlı Hürriyet ve İtilaf  Hükümetlerinin  de yardımlarına rağmen  hiçbir belge bulamamış, bunun üzerine  ABD arşivlerine müracaat edilmiştir.Bu arşivlerde de katliam iddialarını kanıtlayacak belge bulunamamıştır. Washington’daki İngiliz Büyükelçiliği bu  konuda İngiliz Dışişlerine şu  cevabi göndermiştir: " Malta’da  tutuklu bulunan Türkler aleyhine  delil olarak kullanılabilecek   hiçbir şey  olmadığını  bildirmekten üzüntü duyuyorum.Yeterli   delil   oluşturabilecek hiçbir  somut vakıa  mevcut değildir. Söz  konusu   raporlar , hiç  bir  suretle Türkler  hakkında  Majesteleri Hükümetinin halen elinde bulunan bilgilerin takviyesinde  yararlı  olabilecek delilleri  bile  ihtiva  eder görünmemektedir ".İngiliz   Dışişleri bu cevap karsısında ne yapılması gerekeceğini İngiliz Kraliyet  Savcılığına   sorar, yanıtı  şöyledir "Şimdiye kadar hiçbir şahitten ,  tutuklular  hakkında yapılan   suçlamaların doğruluğunu kanıtlayan bir ifade alınmış değildir.Esasen herhangi bir şahit  bulunup  bulunmayacağı  da   belli  değildir”.
Sonuç olarak. Malta'daki tutuklular, kendilerine hiçbir suçlama dahi yöneltilmeden  ve  duruşma yapılmaksızın  1921 sonlarında serbest bırakılmışlardır.İngilizler  belge aramakla meşgul iken   Andonian'dan kaynaklanan telgraflar bilinmektedir. İngilizler’in  bu  telgraflara  rağbet etmemeleri bunların  uydurma  olduklarını bilmelerindendir. Andonian’ın  belgelerinin sahte olduğuna dair kanıtlar aşağıdaki şekilde   sıralanabilir.Andonian yaptığı sahte belgelerin ''gerçek Osmanlı  belgeleri" olduğunu kanıtlamak için. Söz konusu Halep  Valisi Mustafa  Abdülhalik Bey’in  imzasına  dayanmıştır   Ancak, halihazırdaki  arşivlerde bulunan Mustafa Abdülhalık Bey’in  imzasını  taşıyan   bir çok  sahte  belge incelendiğinde  Andonian belgelerindeki imzanın  sahte olduğu ortaya çıkmaktadır. Andonian’ın  Mustafa Abdülhalik Bey'in imzasını  taşıyan  sahte belgenin  bir tanesinde bir tarih ver almaktadır. Ancak dönemin İçişleri Bakanlığı ve Halep Valiliği arasındaki yazışmalara  ilişkin asıl belgeler incelendiğinde söz konusu  tarihte Halep Valisinin Mustafa Abdülhalik Bey değil Bekir  Sami Bey olduğu görülmektedir.Dolayısıyla  Andonian’ın  sahte belgeleri şunu kanıtlıyor  ki  Andonian'ya Müslüman  Rumi  takvimi ile Hıristiyan  takvimi arasındaki farklardan tamamen  habersizdi  ya da belgeleri hazırlarken  farklar gözünden kaçmıştı. Dikkatsizliği sonucu tarihlerde ve referans numaralarında yaptığı hatalar belgelerin doğruluğu  konusunda şüpheye yer bırakmaktadır. Dönemin İçişleri Bakanlığının "giden şifre" kayıtları  ayrıntılı  olarak incelendiğinde  Bakanlığın  şifre kayıt tarih ve numaraları ile Andonian' in sahte  belgelerinde yer alan tarih ve numaralandırma sistemi arasında hiçbir benzerlik olmadığı. Andonian'in sözde şifreli telgrafları  ile dönemin İçişleri Bakanlığının  Halep'e gönderdiği gerçek şifreli telgraflar arasında bir  ilişkinin   bulunmadığı ortaya  çıkmaktadır. Andonian'nın "şifreli telgraflarının" Türkçe  “orijinalleri" ile dönemin Osmanlı  şifreli mesajları karşılaştırıldığında  görülmekledir ki  kullanılan   şifre sistemleri arasında da herhangi  bir  bağlantı  bulunmamaktadır. Andonian belgelerini gerçek gibi göstermek için hiç kullanılmayan . mevcut olmayan bir  şifreleme  metodu  kullanmıştır.. Sahte belgelerin üstlerindeki  tarihlerden Osmanlıların 6 ay boyunca  ayni  şifreleme  yöntemini kullanmış oldukları sonucu çıkar ki  bu imkansızdır. Zira  o  dönemde  yayınlanan bir genelge ile savaş  yıllarında   kullanılan şifreleme yönteminin 2 ayda bir değiştirilme zorunluluğu  getirildiği ve bunun uygulanmakta olduğu kanıtlanmıştır.Andonian’ın iki sahte belgesinde yer alan Besmele'nin acemice yazılış  sekli de gerçek belgelerdekilerle karşılaştırıldığında Andonian'in belgelerinin sahte olduğuna delalet etmektedir. Bu  acemice   yazım  sekli Osmanlılar’da Müslüman  olmayanların  -Osmanlıca’yı bilseler bile- Besmeleyi yazışmalarda  hiç kullanmamış  olmalarından  kaynaklanabilir.Andonion’un  bir  çok  sahte belgesinde  yer  alan  cümle   yapıları  ile gramer yanlışlarının  bir Osmanlı görevlisince gerçekleştirildiğini kabul etmek güçtür.Aynı  şekilde  önemli Osmanlı  görevlilerince kullanıldığı iddia edilen bir çok deyim   ve ifadenin herhangi bir Osmanlı  Türkü tarafından  bile kullanılması  mümkün  değildir.   Türklerin suçlarını kendi ağızlarından  itiraf ettiklerini  kanıtlama çabası  içerisindeki Andonian bu hususu da gözden  kaçırmıştır.     Sahte belgeler, iki tanesi hariç, üzerlerinde dönemin  Osmanlı bürokrasisinin kullandığı resmi sembollerin hiçbiri bulunmayan düz  beyaz  kağıda yazılmıştır. Sahte  belgelerden   birinin  Osmanlılar’ın  özel  yazışmalarda   bile kullanmadıkları çizgili  kağıda yazılmış olduğu  diğer  iki belgenin de herhangi bir Osmanlı Postanesinden   alınabilen  boş  telgraf  formlarına yazıldığı  görülmektedir.İngilizler’in ,  Ermeni  olaylarından sorumlu  tuttukları   Osmanlı  görevlileri  aleyhinde   kullanılabilecek  belgeler   bulmak  için    yoğun  çaba  sarf ettikleri   bir  dönemde  İngilizce  edisyonu  bulunmasına  rağmen   Andonian   dokümanlarını   kullanmamış  olmaları  İngiliz  hükümetinin   belgelerin  sahte  olduğuna   inandığını  göstermektedir.Andonian  tarafından   uydurulan belgeler   eğer  varolmuş  olsalardı ,  “çok  gizli” ibaresi  taşımalarından  dolayı   telgraf  yoluyla  değil   kurye vasıtasıyla   gönderilmeleri   ve  dolayısıyla üç  yıl   boyunca tutulmak  yerine okunur  okunmaz   yok  edilmeleri  gerekirdi.Andonian  kitabının  İngilizce  ve  Fransızca   baskıları  arasında,  baskı  veya   tercüme  yanlışlıklarından  kaynaklanmış   olmayacak   kadar   önemli  bir  çok   farklılıklar vardır.Son  olarak  Ermeniler’in  sözcüleri  olarak  hareket  eden  Ermeni  çevrelere  yakın  ilişkiler   içindeki   yazarlar  bile  Anadonian  belgelerinin  gerçekleri  üzerinde   şüphelerini  dile  getirmektedirler.Kısacası,  meşhur  ”Talat  Paşa  Telgrafları”  Andonian  ve  çevresi  tarafından   uydurulmuş  aldatmacadan   başka  bir  şey  değildir. 
Talat  Paşa’nın Ermeniler’in  katledilmesini  emrettiği  öne  sürülen   telgrafıyla  aynı  tarihlerde  gönderdiği  başka  gizli  telgraflar  da  vardır.Bu  telgraflar  tehcir  sırasında   suç  işleyecek   görevlilerin   cezalandırılmasına   ilişkindir.Bir  yandan  Ermeniler’in  katli  istenirken   diğer  yandan  da  bu  katliamı  yapacak   görevlilerin   cezalandırılması    talimatının   verilmesinin  izahı  yoktur.Neareast Relief Society  adlı  Amerikan  yardım  kuruluşunun   tehcir  sırasında  Ermeniler’e  yardım  etmek  üzere  Anadolu’da  görev  yapmasına  Osmanlı  Hükümetince izin  verilmiştir.ABD’nin  İtilaf  Devletleri  safında  Osmanlılar’a  karşı   savaşa  girmesinden  sonra  da bu  kuruluşun  Anadolu’da kalmasına  müsaade  edilmiştir.Bu  husus  ABD  Büyükelçisi Elkus’un   raporlarına  da konu   teşkil  etmiştir.Bu  durumda,  eğer  “katliam” emri  verilmişse ,  Amerikan  kuruluşunun  faaliyet  göstermesine   ve  katliama  tanık  olmasına   nasıl  müsaade  edilmiştir,  yani  biz  Ermeniler’i   katlediyoruz,  siz  de  gelin  seyredin  mi?  Demiştir.Bunu  herhalde mantıklı  açıklamak  mümkün  değildir.İstanbul,  Batı  Anadolu  ve Trakya’da   oturan  Ermeniler   tehcir  dışında bırakılmışlardır.Hatta  Orta  Anadolu  Ermenileri’nden  bile  yerlerinde  bırakılanlar  olmuştur.Nihayet  bir  tehcir  bile  söz konusu  olmadığına  göre  “topyekün  bir  katliam”   hiç iddia  edilemeyecektir.Nihayet, eğer  hükümet  Ermeniler’i topyekün  imha  etmek  niyetinde  olsaydı ,  herhalde  bunu  aylarca   süren  bir  tehcir  yoluyla  ve bütün  devletlerin   dikkatini   üzerine  çekerek  değil,  Ermeniler’in  bulundukları  yerlerde   ve özellikle  cephelere  yakın  yerlerde   çok  kolay  bir  şekilde yapabilirdi.Görüldüğü  gibi,  Ermeniler’in  sımsıkı  sarıldıkları  soykırım   iddiası  da yalandan   başka  bir  şey değildir ve  bu  soykırım  hiç  bir  zaman  olmamıştır.

Talat Pasa'nın Soykırımı Emreden Gizli Telgrafı Var Mıdır?.  www.ermenisorunu.gen.tr
Yusuf   HALAÇAOĞLU:Ermeni  Tehcirine  Dair  Gerçekler. T.T.K.  Yayınları  Ankara  2002

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Kopmuşuz bizler o öz varlık olan manzaradan
Bahseder gerçi duyanlar o onulmaz yaradan.
Derler ki: İnsanda derin bir yaradır köksüzlük
Budur âlemde hudutsuz ve hazin öksüzlük. (Y. Kemal Beyatlı)