31 Aralık 2013 Salı

17. ASIRDA İSTANBUL'DA BİR ESNAF ALAYI

17. asırda İstanbul`da bir esnaf alayı

IV. Murad, Bağdat seferine çıkmadan evvel şöyle bir iradede bulunmuştu.
(Evliya Çelebi) namiyle meşhur bir Osmanlı seyyahının yazmış olduğu tarihte (sultan muradi rabinin) (Bağdat) fethine gitmeden evvel şöyle bir iradesi var :

(bu gazada Hasbetenillah, orduyu humayunca İstanbul'un büyük, küçük bilcümle esnafını çıkaracağım. Ne kadar asker, ne kadar dükkan sahibi var ise hepsi kanunu kadimleri üzerine(nakib) leri,(pir) leri,(şeyh) leri,(kethuda) ları,(ağa) ları,(yiğitbaşı) ları,(çavuş) ları ile atlı, piyade güruh güruh, sekiz kat mehterhanelerini çalarak alay köşkünün dibinden geçecekler, daire ve saz ve söz ile ubur etsinler)

1 - Alay Çavuşları :ellerinde çengan dillerinde virdi davudi olduğu halde, atlarını altışar pare yancıklar, yumru taslar, günagun ziller, kemer raht ve gaddarelerle süsleyip, yol üzerinde durarak,(Ya Süphan)sadasile askeri alaya sevkederlerdi.

2 - Tahir Subaşı :Tanzimat memuru ise de zabıta hizmetini de görür bir memur idi.

3 - Hıdaman - ı Gılman :subaşından vesair hassa gilmanından sonra zerrepuş olarak geçmişler.

4 - Acemi Oğlanlar :Adetleri 1000 kadar imiş. Matruş , keçe, külahlı, pürsilah olup ellerinde süpürge ve kürekler olduğu halde yolları temizliye temizliye geçmişler.

5 - Arayıcılar :Bunlar, Çöplük Subaşısı idaresinde bir sınıf olup İstanbul'da, yollarda, hanlarda ne kadar süprüntü varsa zembiler taşırlar, deniz kıyısında teknelere koyup yıkarlar, bu süprüntüler arasında akçe, mangır, çivi, sorguç, taç, cevahirli kuşak, kıymetli yüzükler bulurlar, subaşlarına 60000 akçe avait verirlermiş.

500 nefer olup kasıklarına kadar battal siyah çizme, üzerlerine kırmızı ve siyah meşin kaptan, başlarına (takke ve hamid)iri külahları giymişler, omuzlarına uzun sırıklar, ucunda(çapa) (timur kazma) arkalarına müvedder ağaç (tekne) , ellerine (kazma) almışlar.

6 - Kör Kazanlar :Muharebelerde şühedayı defneden kabirciler, mezarcılar,(2008) nefer olup ellerinde kazma, kürek, dillerinde (süphanallah) olduğu halde geçmişler.

7 - Lağımcılar :Esnai Muharebelerde kaleler için lağım yapan ve atan sınıf, Kayseri Ermenilerinden(5000)nefer olup büyük bal fıçılarını yeşilliklerle tezyin etmişler, sırıklarla götürüp ellerinde kazma, kürek, meydan süpürgesi, girveller olduğu halde yolları süpürerek, süprüntüyü fıçılara doldurarak geçmişler

8 - Salahuran :Seferlerde ormanları, çalılıkları açarak, yanan yerleri doldurarak, askerin ve topların yolunu açan sınıf askeri. (9000)nefer olup ellerinde kazma, kürek, demir küskü, balta olduğu halde geçmişler.

9 - Lağımcıbaşı, Yıldıran ve Tirvarani :mürura mani olan tepeleri düzeltmek, kalelerin fethinde temelleri açmak ile memur taş kıran asker sınıfı. (1000)nefer olup, ellerinde kazma, küskü, vadiye, kama, kürek, küfe, bellerinde teber olduğu halde geçmişler.

10 - Asasbaşı Askeri :Sultan Fatih zamanında ihtas olunmuş bir sınıf asker olup, ellerinde asa, başlarında üskuf olduğu halde, yolun iki tarafında durup temaşacıları açarak geçmişler.

11 - Şehir Subaşısı Esnafı :Bir nevi zabıta idi. Alayda 200 nefer sopalı olarak geçmiş, asas - ı sanidiye (202)nefer daha geçmiş (Evliya Çelebi)bunlar için tutma, kapma, urma, kovma, asma, basma, kayıt ve bned adamlarıdır, yekdiğerinden zalim adamlardır.

12 - Cellatlar : (Evliya Çelebi)Meşhur cellat Kara Ali`yi şöyle tavsif ediyor :bazularını sıvamış, tifini kemerine bağlamış, işkence, karabend, nekşbend, kemerbend, edecek ucu aşıklı, bağlı kemendleri kemerine asmış idi. İşkence alatından olan gülbedan, vurgu, çivi, buhur fitil, semin, sünger, tılısman, deri yüzecek tentraş, zehirli aletler, el ve ayak kırmaya mahsus baltaları iki yanına takıştırmış, yedişer pare alet ile kemerlerine ziynet verip yalın kılıç geçmişler.

13 - Yankesici, Kara Hırsız, Zenkhepgan, Kidyan, Muglisan geçmişler İstanbulun kalabalık yerlerinde dolaşır hırsızlık ederlermiş.

14 - Seyisler :Hicaz makamından teganni ederek ve el vurarak, vüzera seyis başıları at üzerinde, yanlarında Arap delikanlıları olduğu halde geçmişler.

15 - Mekkari Esnafı (Kiracılar):Tüccar vesair sefer ehlini kiralık beygirleriyle şehirden şehire götüren esnaf 3000 nefer imiş. Atlarının semerlerini dibağ, şib, zirbak denilen kumaşlarla tezyin ettikleri halde zil, çan çalarak geçmişler.

16 - İstanbul bekçileri, 12000 nefer olup 300`ü bostan - ı atik ve cedid bekçileri imiş. Bekçilik gedikli ve ulufeli idi. Alayda ellerinde fanuslar, ucu demirli sopalar, bellerinde kılıç ve tirkmalarla plastan elbise ve menhuf, acip taçlar, günagün sivri külahlar olduğu halde geçmişler.


Diğer Önemli Esnaflar

1 - Alemdaran ve sancaktaran

2 - Sailer : Seferlerde askerin mektuplarını memleketlerine götürürler

3 - Kadı askerlerinin önlerinde, ellerinde asayla geçen muhzırlar

4 - Vüzera mirmiran - ayan imamları - hatipler - kadı mollalar - şeyhler - vaızlar - muhaddisin - müezzinler - sofiyun - mütevelliler - bevablar - mahkeme - i şeriye mukayyidleri (2000)- na`athanlar(40000)- hattatlar(6000)- yazıcıyan(400)dükkan ve(500)neferdiler - sahafhan(300)nefer - sultan vüzera ve ayan meddahları(80)nefer - tahtrevanlar üzerinde ellerinde çevgan, bellerine mecmualar olduğu halde kaside han olarak geçmişler - hanendegan(300)nefer etmişler, sefere müteallik ilahiler okurlardı. İlahiciler(70)nefer olup tahtrevan üzerine usturlaplarını kıbli nümalarını düzdikleri halde geçmişler. Müneccimbaşı kadı askerle beraber geçmiş. Remalan(300)nefer imiş. Ehli sanayi nakitleri(300)nefer - ehli sanayi reisleri(900)nefer - ehli sanayi şeyhleri(105)nefer - ehli sanayi çavuşları(415)nefer - ehli sanayi ve ehli tarik firaşları(300)nefer olup ellerinde süpürgeleri boğazlarında videleriyle geçmişler - cenaze peykleri ve ölü yıkıyıcıları(400)nefer olup, cümlesi pürsilah ve süvari oldukları halde sefere dair kasideler okuyarak geçmişler.

O zamanın adeti üzerine İstanbulda salatin ve vüzera camilerinin imamları, hatibleri, müezzinleri, ordu,imamlarile müezzinlerin masraflarına na`athanlara, hafızı Kur`anlara, cenaze peyklerine birer aylık ulufelerini verip imdad ederlerdi. Bunlarda sefere giderlerdi.

Sıbyan mektebi hocaları(adedleri 1993 ve mekteblerde 1993 idi. Demek ki her mektebde bir hoca varmış. Çelebi, tahsil üzere olan sıbyanın tadadını, hesab gayrimümkün diyor. Alayda çocuklar kağıddan külahlar giydikleri, dümbelek çaldıkları, her mekteb çocuğu ayrı ayrı giyindikleri halde şakalar ederek, bazıları(Allahü Yensurussultan)ve bazıları

Gaza ilk İlahi hürmetiçin
Dahi binbin sıfatı hürmetiçün

Diyerek geçmişler. Çocuklar amin demişler. Bir kısmıda başlarındaki şeb külahları türlü türlü çığlarla tezyin edib ellerinde tef, kudüm ve Eyüb deblekleri olduğu halde(Allah Yensurussultan)diyerek geçmişler. Dilenciler şeyhleri : (7000)nefer imişler. Arkalarında peşmine hırkalar, ellerinde bayraklar, başlarında hasır lifinden destar olduğu halde,(Ya Fettah)diyerek kimi ama, kimi topal, kimi kambur, kimi meflüç, kimi elsiz - ayaksız, kimi büryan olarak geçmişler. Şeyhülarasat esnafı : (15)nefer imiş sardıkları sarığı o kadar büyükmüşki başları götüremezmiş. Her birinin destarını onar adam dayanıp götürürler. Kimi merkebe binmiş, kimi piyade, kimi çemendere süvar olup geçmişler. Talib - i ilim :Adedi(12000)imiş günagün keçe külahları üzerine renk renk çiçek takıp ellerinde kütubu şeriyeden tevsirler, bellerinde kılıç, sapan, kirişli yay - ok, olduğu halde eşar ve ebyat okuyarak süvari oldukları halde alay köşkü dibinde, ayeti kerimeyi tefsir etmişlerdi. Sadat - ı kıvam :(17000)nefer olup başlarında destar - ı resulullah oldukları halde geçmişlerdir. Bunları görenler (allahümme salli ala muhammed) demişler. Bunlar,geçtikten sonra yeşil imamesi ile süvari olarak geçmiştir.

Hekimbaşı, örf - ü destar ,sancaklı abayı , muhzırları. Hünkar kapıcısı yeniçeri çukadarı,100 adetiç huddamı ile geçmiştir. Hekimler(700 dükkanları olup bin aded idiler,tahtırevan üzerinde alat ve eşribe hokkaları,günagün hab şişelerini dizdikleri halde bazı hastaların nabızlarını tutarak geçtiler)Kemalan (40 dükkan, 80 adet, tahtravan üzerinde sürme kutuları, miller ile gözleri ağrıklı ademlere ilaç vererek geçmişlerdi. Tütyacıyan 100 nefer, kutular içinde koruk tütyası, çiçek tütyası, peygamber sürmesi, gezdirerek geçmişlerdir.

Macuncuyan(300 dükkan, 500 adet tahtrevan üzerinde macunlar,hokkalar dizerek, yamakları havanlar içinde besbase kebabe tarçın darifilfil kakule havlican zencefil gibi baharat dökerek geçmişlerdir.

Cerrehan -(400 dükkan, 700 aded, pürsilah thtıravan üzerlerinde, diş çıkaracak kelpedan, mengene, küskü, testere, erre, menşar, mulkit ve daha sair alatı cerrahiyeyi dizip, bazı kimselerin kollarını, başlarını tımar ederek geçmişlerdir.) . ilaç şerbetçileri(500 dükkan, 600 nefer, sultan Beyazıdda Hocapaşa kurbünde, meydancıkta Galatada sakin olurlardı. Lisanınur, hindiba, köknar, nane, za`ter gibi nebatatın ruhunu çıkarıp renkli şişelere koydukları halde geçmişlerdir) . Külabciyan(gülsucuları, 41 dükkan, 70 nefer, bazıları kocaman bir katır üzerinde küp kadar bakır kazanlar içinde gül suyu, mai kavi, külab, mai anber, aslibend, mai yasemen misillü ıtriyat satarlar. Bunlar iki tarafa gülsuyu saçarak geçmişlerdir. Etharı edviye esnafı (yağlı ilaçlar satan esnaf 8 dükkan 14 nefer bademden servi kazalağından, cevizden, fındıktan yağlar çıkarırlardı. Alayda halka yasemen, sümbül, gül, reyhan yağları vererek geçmişlerdir.)Bimarhaneciler(o zaman İstanbulda mevcut 5 tımarhanedeki 200 tımarhaneci, 300`ü mütecaviz delileri altın ve gümüş demir zincirlerle geçmişlerdir) . Hastane hademesi - çiftçiler (4 mevleviyet, yirmialtıbin tarla tahrir edilmiş ve 57000 çiftçi tahimn olnumuştu. Ayaklarında çarıklar, omuzlarında aba, kaba, dolama günagün peşmine hırka, başlarında telli taç külahlar, sığır ve mandaların boynuzlarını altın varak ile yaldızladıkları, her öküzün belinde kuşaklar, siyah elmas çullar, çifte pulluğa koştukları, ellerinde nudul, öğrendire, değren, şuzülme, kürebi aletler olduğu halde sapan sürer gibi sürüp ekmek benden,berket senden,ver Allahım ver diyerek geçmişlerdir.

Bağcılar : 4 mevleviyetti.4395 bağ, bahçe, bostan tahrib edilmiştir. Her bağda birer adam olsa 4395 eder. Geçenler, terekeci marifetiyle ayrılmış 40000 kişi imiş. Pürsilah oldukarı halde ellerinde kazmalar, çapalar, yabalar, bel ve başlarında teller, çapa taraklar, testereler, keserler, türlü bağ aletleri, bostan dolaplarını çevirmeye mahsus sığırları donatarak :oha, diha, babam, Allah, Allah rahmet ver, ya mevla bereket ver, ya mevla kuvvet ver diyerek taş külahları üstünde türlü çiçekler, halka çiçekler atarak geçmişlerdir. Aşçılar -(500 nefer. Bunlar meyvalı ağaçları aşılayan esnaftır. Bir üzüm asmasına 20 türlü üzüm bir duta, 8 türlü dut aşılarlarmış. Başlarında tabla tabla meyva, ellerinde bıçkılar keserler olduğu halde geçmişlerdir.)Zerzevatçılar(500 nefer, 500 tabla üzerine maydanoz, kereviz, hıyar, patlıcan, turp, şalgam, kabak, kızılağaç, tere, pırasa koyarak geçmişlerdir.)Ekmekçiler (999 dükkan 10000 nefer. Bunlar araba üzerinde ekmekçi dükkanı yaptıkları, kimi hamurkarlık, kimi pişiricilik ettiği, üstü çörekotlu, has ve beyaz hamam kubbesi kadar ekmekten seyircilere ekmek parçası verdikleri halde arabalar, tahtrevanlarla geçmişlerdir. Ekmeklerin herbiri 50 kantar gelirmiş, ekmekleri 70 - 80 çift manda çekiyormuş bu ekmekleri hendek yapıp üstüne kül dökerek, dört tarafına ateş yakarak ağır ağır pişirirlermiş. Dükkanlarında ramazan pideleri, somunlar, yufka ekmekleri bulunurmuş. Yeniçeriler ekmekçileri (bir karhanesinde 300 nefer olup cümleside acemi oğlanlarıymış. Yeniçeri ocağından maadasına tayın vermezler imiş. Tuzcular (tuz ekmek hakkiçün)diyerek geçmişlerdir. Çörekçiler, börekçiler, kürekçiler, kurabiyeciler, simitçiler, kadayıfçılar, şeriyeciler, lokmacılar, gözlemciler bir sıra olarak geçmişlerdir.

Lokmacı ve gözlemeci dükkanlarında yahudilerden birer dideban varmış. Yahudiler(şırlağan)yağından maada yağ yemezler. Müslümanlar ise sarı yağ yerler. Sarı yağ koyarlarsa yahudiler o dükkandan almazlar. Yeniçeri sakaları 16 adet yeniçeri odasının 700 sakası var idi. Atlar üzerinde telatini müşkay telatin kovalarile gelip atlarının yelelerini, kuyruklarını kınalayıp ziller, çıngıraklar, başlarına beyaz sorguçlar, koydukları, sakalar, siyah çizme, siyah meşk dolamaları, başlarında turna kuşu cifalarile müzeyyen olduğu halde matralar, somaklarla su vererek(sebilullah şehidanı kerbela ervahları için sebil)diyerek geçmişlerdir. İstanbulda 9999 çeşme olup 1400 atlı saka vardı. Sokak sakaları 8000 nefer olup arkalarında telatin aba, siyah meşk dolamalar, ellerinde tahtap, cam, billur, necef tas ve kaselerle geçerlerken bazıları (sebil, sebil, içene rahmet sebil) . Bazıları :(içen dilteşne feyz alur hüdadan, hüseyin kerbela aşkına elma)bazıları :(vesseykutum rabbühüm şaraben tahura)bazılarıda:(innataina kelkevser)ve(minelmai külleşein hay)ayetlerini okuyarak su verirlerdi. Değirmenciler (at ile çevrilir değirmencilerin adedi 925 olup 9800 değirmenci vardı)Uncular (400 dükkan, 600 nefer. bunlar hristiyan olup şapka giymişlerdi.)Un elekçileri 3000 kadar olup değirmenlerde fırınlarda çalışırlarmış. Çalkayıcılar bunlarda ekmek fırınlarında değirmenlerde çalışan mısır fellahları imiş. 3000 nefer bir kalburdaki buğdayı, arpayı, mercimeği, baklayı, pirinci, darıyı birer birer ayırt ederlermiş. Kalburcular, elekçiler, nişastacılar, güllaççılar, peksimetçiler, peksimet emini ve ekmekçi başı :binlerde tabla has ve beyaz ekmek, çam sırıklara dizilmiş halkalar, üstü bademli haşhaş ve anasonlu çörekotlu safranlı ramazan pideleri her yükü 10`ar sırık hamalı çeker, kürencili, yumurtalı çörekler, suni fırınlarla geçmiştir.

Muhmeli şerif(ki sıra eminlerinde durur. Dört köşeli, kubbesi sivri, dört köşeli top alemli, surahi altın yaldızlı, dört köşesinde yaldızlıtoplar bulunan,üzeri siyah kabe örtüsü ile sırma işlemeli bir mahmel olup,götüren develer kınalı,üzerleri altın ile donanmış,dizginleri gümüş,başları telli imiş.mahmelin içinde bir çocuk,segah makamından fethi şerif okur ve dört köşesi Cihariyar - ı Güzin vesair Ashab - ı Kiramın kılıçlarile donatılmış, devenin dizgini meş`alecilerin elinde bulunurmuş.(ukkamlar)5 bin raddesinde olup ellerinde(kudduse ve mukrife)çalarak, maval okuyarak, Mahmel - i Şerifin yanında(Allah yan surussultan)diyerek, meş`aleciler günagün sümbül, erguvan, lale, reyhan dolu sapları altın atlaslı meş`aleler Mahmel - i Şerifin ardı sıra Allah Allah diye geçmişlerdir.

Şatırlar 1060 nefer imişler. Çelebi diyorki :bunlardan sonra(Ekmekçibaşı, Turşucubaşı, İçoğlanrile Yeniçeri, Sakabaşısı, Hünkarbaşısı, Peksimetçibaşı, Tuz Emini, Peksimet Emini, Ekmekçiler Kethudası, şeyhleri, nakipleri, çavuşları, yiğitbaşıları, içoğlanları ellerinde yedişer boğum Basra kargısı ve harbe ve mızraklar olduğu halde bunlardan sonra Al - i Osmanın 12 kat Mehterhanesi 20 çift beyaz deve üzerinde 80 kös, hakanı çalarak geçmişlerdir.- Karadeniz gemicileri (Murad - ı Rabi asrından 9000 Karadeniz gemicisi var imiş bunlar Şapka, Karamürsel, Zerbina, Çekeluh, Menkisle isimlerindeki gemilerle Karadenizde gezerlerdi. Alay gününden evvel birkaç gemiyi(Kazak Gemisi)şekline koyup Karadenize göndermişler badehu kendileri gidip o gemileri yedeğe alarak Alay köşkü kurbünde anlarla cenk taklidi yapmışlardır. - Kalafatçılar(300 dükkan 1000)pürsilah, kızaklar üzerinde gemiler kalafat ederek ellerinde tokmaklar, malalar, malahtalar, arkalarında zift ve katran bulaşık elbise, başlarında kenevir destar ve demir çengel harbeleri, ucunda, Kağıthane dağlarının süpürge fundası olduğu halde geçmilerdir. - Marangozlar :(Galata, Tophane, Kasımpaşadaki lonca yerlerinde işleyen gemi ustaları olup 3000 neferdir. İslam, Rum, Frenk karışıktır. Ellerinde keser, ustura, hızar, çırpılarla kızaklar üzerinde gemi,yaparak geçmişlerdir. - Urgancılar(Galta hendeği, Tersane ardı, Okmeydanı gibi yerlerde 500 nefer olup : Cankurtaran, gomine, palamar, hurma lifi, kendirden asparcine, mürsel halat gibi katranlı ipleri ve top palamarı bükerlermiş. - Kendirciler :Kendir ipi ve kendir keteni. - Yelkenciler : Maysire, çember, elborata, terenkütbe, çekellüh biçimi yelkenler biçerek, ziftçiler, katrancılar : Zift, reçine, çam sakızı, katran, serenciler : Seren, direk, kürek eketi, tahta, bodoslama, pireçulya, kayın, kuruş, mezriye, gibi keresteler satarak, tulumbacılar :(Gemilere dolan suyu çekenler) Puslacılar :(Kıblenümacılar) , kum saatçiler, haritacılar :(ki birkaç lisana ve alel hüsus latinceye aşina imişler, bunlar hükemayı Salifenin ilm - i heyet telifanından olan Atlas Minür, Coğrafya, Papamonta)gibi kitaplar okuyarak harita yaparlar ve gemicilere satarlar imiş)- Dalgıçlar, Günbaşı ağaları,(gemi tahlisiye heyetleri imiş, 500 nefer) , buğday ve arpa tuluncuları, Karadeniz bezirganları, Bahrisefit reisleri,(bunlarda islam ve rum karışık olup, gemileri dörder beşer kat ambarlı, ikişer yatırma toplu, beşer kat klavra kıçlı karavaneler olup, kıçlarında bahçe, hamam, eldeğirmeni varmış. Sarayburnunda 3 yaylım top atarak 8000 silah Cezayir Tüfeklisi, kırmızı kışlıkçı, yelkenci, dülekçi, çörükçü, ilçi, kazlıcı, istinkacı, gomanacı, kumanyacı, dayılar ile geçmişler. Çelebi diyorki : 3000 kaptan, 600 kalyon, 2000 şapka ve karamürsel ve 27000 nefer var idi diyor. Akdeniz ve Preme ve kayık marangozları ile mavnacı (800) , kayıkçı (7000) , premeci (4713) , mısır ve sevahiri bahrisefit tüccar esnafı. (ki bunlar içinde Balkapanında Hacı Kasım, Dahi Hacı Envar, Ferhat Nimetullah gibi milyoner, 10`ar kalyona, beşer han sahibi nice erbabı ticaret bulunduğu ve herbirinin Hint, Yemen, Arabistan, Acem ve Avrupada ortakları olduğu mütevaterdir. Bunlar, samur libaçelere müstağrak olarak, 40, 50 hizmetkarları ile tahtrevan üzerinde dükkanlarını na`li yakut, murassa, cevahirle tezyin ederek mücevher mücmire, buhurdan içlerinde öd yakarak geçmişlerdir. - Pirinççi, mercimekçi, hinnacı, hasırcı, ketenci, şeker ve kahveciler, vüzeraya, ulemaya mollalara poliçecilik edip tüccara karışan bezirganbaşı esnafı, badehu kasaplar (999 dükkan, 1700 nefer olup tahtrevan üzerinde ellişer kıyye gelir karaman, türkman, mihaliç, bursada osmancık koyunlarını kelle ve paçalarile yüzüp üstlerine beyaz yağ üzerine laligün güller, sarı safranlar, nakış, boynuzları altın ve gümüş varak tezyin ederek, pirinç kefeli terazileri ile veznederek)salhaneciler, sığı kasapları, yahudi kasapları, mandıracılar, 1060 çift çiftlik esnafı - Ağılcılar (İstanbul Etrafında 2000 ağıl varmış. Taze peynir, kaymak, kölemez, yoğurt, kesmik, ağız, teleme peyniri, tereyağı yaparlarmış) Egerciler(İstanbul civarında 800 eğrek mevcud idi eğrek : dağlar ve ormanlar içinde sığır, keçi, koyun yatakları demekmiş)çobanlar, sütçüler, peynirciler, kaymakçılar, yoğurtçular, telemeciler, mumcular, balmumcular. Atmeydanı kasapları (ki yeniçeri odalarına koyun eti verirler ve bu odalara siğirdim odalar derlerdi. Yedikule bahçe kapısı fenercileri, iskatçılar, yeniçeri mandıracı esnafı. Aslanhane esnafı(100 nefer olup ellerinde ceylan etinden afyonlu ve darı macunlar, Bağdat kargısı asalar, boğazlarında pranga kalınlığında 4 zincir bulunan, 10 arslan, 5 bebr, 12 kaplan, kurt, sırtlan, tilki, çakal, hayvanat bahçesi demek geçmişlerdir. Bunlar bir aslan gazaba gelipte hücum edecek olursa, elindeki ceyal etini burnuna sunarak bayıltırlarmış)- AyıcılarKıpti başçılar, celeb esnafı, sığır pastırmacılar (pastırma emini, pastırma naibi var idi. Emin bac alır;naib davalarını dinlermiş) Kirişçi, tutkalcı, esirhane emaneti esnafı (ki bunların bir ağası ve 400 neferi, kethudası, şeyhi, çavuşları tellalları vardı. Bunlar Revsi hümayun ile kethüda ve seyh olurlardı. Bu emanet, senevi 100 keseye iltizame verilirmiş. İstanbulda tavuk pazarında hala Esir pazarı denilen mahalde tahtani 300 höcereli bir mahal olup, emin olan kimse demir kilitli kapısının önünde oturur, ve satılan köle veya cariyeden öşür alırlarmış. Esirci bezirganları 2000 olup Gürcistan Kafkasyada Davcan, Abaza ve Çerkez malı olarak cariye getirirlermiş. - Tuz emaneti esnafı, baruthane emaneti, darphane emaneti esnafı,(ki o zamanlar darphane Beyazıtta idi burası manastır iken Fatih darphane yapmış imiş. Emanetine ekseriya kıyye vüzerasından biri tayin olunur idi. Cülüs zamanlarında yevmiye 10 kantar gümüş ve 1 kantar altın ve adi zamanlarda yevmi bir kantar gümüş ve 10 kantar mangır kesilir imiş.)Falcı : kehleci esnafı (bunlar sikke darbı için çekilmiş teli parça parça kestikleri için kehleci denilmiş. Darphane esnafından birinden bir hata sadir olursa emin olan zat aman vermeyip ellerini keser. Darphane kapısı önüne bırakırmış) Gümüş arayıcılar(ki bunlar Yeniçeri ocağından olup ellerinde hazeran değnekler bulunur. 10 kişi beraber gezen 300 kadar adem imiş.) Şüphe ettiklerinin keselerini yoklayıp kalp akçe bulduklarında hakime götürüp, kimden aldın diye sorarlar. Cürüm tahakkuk edince iki elini kesip asarlarmış.)Çuka ambarı emaneti (o zamanlarda 80000 yeniçeri için Selanikten mavi çuka gelir ve bu ambara konurmuş. Ambar,Leylei Kadirde açılır ve kol kethüdası, ocak ağaları ambar emini ve ambar çorbacısı hazır oldukları halde 162 oda yeniçericisine onar arşın çuha ve astar sarık ve gömlek verilirmiş) buğday emini esnafı o zaman İstanbula Kesendire Kulon, Dobacadan buğday gelir idi. Arpa ambarı emini,kiler emini,odun ambarı emini,otluk ambarı emini,tavuk emini mutbak - ı amire için tavuk tedarik edermiş. Çardak emini esnafı,kuyumcu esnafı Yavuz Sultan Selim ile Sultan Süleyman, kuyumculuk bilirlermiş.- Cevahirciler. (600 kişi olup hanlarda otururlarmış. Hindistan elması, lali bedahşan, Seylan yakutu, nişabur firuzesi, sudan aynissemiki satarlarmış.) - İnciciler(Musevi)zergir esnafı. -(Kakmakçılar) .Saatçi Esnafı (o zaman muteber olan saatler Alman, İspanya, Fransa, Can Petro, Kaşir, Bülbül, Yusuf Çelebi namlarındaki saatler idi.) Damgacıbaşı esnafı (kuyumculara nezaret eder, işlerini damgalar;damgası sikke damgası gibi değildir.ehlihibre bir kişi olup altın ve gümüş avaniye fiyat verir, resmi memurdur.)Gümüşhaneciler (rimadcı denilen esnafın kuyumcu ve saatçi dükkanlkarını süpürerek sattıkları süprüntüyü eritip gümüş çıkarırlardı)- Tizadçı esnafı (ki kezzapçı denilirdi. Tizap denilen mai ile bakırda, kurşunda bulunan gümüş, gümüşteki altını eritip ticaret eden esnaf) Kafesdaran esnafı (pirinç tel kafesler yaparlardı.)Elmasçılar, hakkaklar, mühürcüler,(mühürcülerin bir nevi daha varmış ki bunlar talik, nesih, rik`a ve reyhani tılsımlar yazarlarmış) Kuyumcu kalemkarları, sırmakeşler, demirtelciler, potacılar, büreciler, cıvacılar, divitçiler, tenekeciler, bıçakçılar, dökmeciler (9000 dükkan 1300 nefer) Köseleciler (ki kurşun ve zibardan ustura bıçak bilemek için kösele yaparlardı.) Yaycılar (200 dükkan 300 nefer) Zemberekçiler, sapancılar, kemankeşler, trandaz esnafı (bunların dükkanları yoktur talimhaneleri, karhaneleri vardır.) Zihkirciler (bunlar dükkanlarını deniz aslanı, balık dişi, sığır kuş boynuzu, katus burnu, gergedan boynuzu ile donatarak geçmişlerdir.) Matrakçılar, gezerci pehlivanlar. (bunlar matrak oynayarak gürbazlar, orta çekme, asma dikme, salma, salk, çarkup, şiş top dedikleri gürleri başlarında çevirerek pehlivanlar, şibraz, kezebend, ters kepçe, piş kabza, yan başa, cezayir sarması, boğma, karakuş isimlerini verdikleri güreş oyunlarını yaparak geçmişlerdir.) Avcılar, yelpazeciler, sorguıççular, tavukçular, kuşbazlar, bülbülcüler, ipçiler, dolmacılar (dolama bir nevi yeniçeri robası idi ki, eteklerini bellerine doladıklarından dolama denilmişti.) Kapamacılar,(ntariciler, hırka ve emsali roba) Hallaçlar, takkeciler, kavukçular, kelle puşçular, yorgancılar, zencef ütücüleri (zencef oymalı dedikleri ulemahil`ati yapanlar)Gömlekçiler, tülbentçiler, yağlıkçılar, örücüler, çulhalar, iplikçiler, ipekçiler, ibrişimciler, çaldırcılar, tınancılar, kolancılar, kürkçüler (500 dükkan 2000 nefer) bunlar alayda tahtrevan üzerinde dükkanlarını, samur ve şık zerdeva, sansar, sincap, samur parçası, samur kafası, kakım ördek, kuğu, saka, tilki boğazı kürklerle tezyin ederek geçmişlerdir. Bu alayda Mahmutpaşa çarşısındaki Rum kürkçüleri ters kürk giyerek başlarına ayı postlarından külahlar yaparak, kaplan, aslan, kurt derilerine sarılmışlardır. Samur kalpakçılar ve samur bezirganları terkos gölünde avladıkları kuğu, saka, yeşilbaş ördek vesairenin boğazlarını kürkçübaşı ve kanatlarını okçubaşıya verirlerdi. Kuş avcıları, parsçılar (padişahın, pars denilen kaplan cinsinden hayvalarını altın ve gümüş zincirlerle çekerek aslancı kethüdası esnafı (50 adet aslancı, aslan, kaplan, ayı, kurt, endik, sırtlanlarla geçmişlerdir.) Debbağlar (bunlar içlerine düşen bir katili veya hırsızı hakime teslim etmeyip debagat için kullanılar köpek neçesi idman ettirirler ve kendilerinide salıvermezlermiş. 700 debaghane, 300 amelesi varmış.) Sağırcılar (debag yamakları, gödereciler, tirşeciler, keçeciler, monyaplar, meşinciler, köseleciler, baruciyan denilen hurda, meşin ve kösele satanlar, saraçlar 1084 dükkan 5000 nefer) Kaltakçılar, tirkeşçiler, gedelciler, nükleticiler, debeciler, sorfacılar, sepet ve sandıkçılar, palancılar, pabuççular, paşmakçılar (pabuç, çizme, paşmak, elvan, tomak, terlik satan esnaf) Yaşmakçıbaşı esnafı, attarlar, vesçiler, terlikçiler, eskiciler, pembe düzen (vaktile her hamam kapısı önünde bir pembe düz otururmuş, bunlar, eskici esnafından ve fukaradan imişler. Haffaf tellaları, haberciler, buhurcular ketenciler, çömlekçiler, çömlekçi amelesi, kibritçiler, kibrit bağcıları, şişeciler, seyyar attarlar, afyoncular, benekçiyan (benek denilen afyona dair bir madde) ispençiyarlar (ki ot bulucular diye meşhur idiler) Otçular (ki şimdi kökçüler deniliyor) Kahve satıcıları, Yahudi aktarlar, berberler, sünnetçiler, ustura, çarkçıları, ustura kuyrukçuları, sarıkçılar, hamamcılar, tellaklar, natırlar, çamaşırcılar, lekeciler, hazermeciler, nakkaşlar, altın dökücüler, müzebbibler, mücellitler, sahaflar, kağıtçılar, mütevaci, kuyurdu, mürekkepçi, nakkaşan, masuran (ki ressam demek olacak 40 dükkan 40 nefer idi) oymacılar, nahdçılar, alcıbalcılar (bunlar ramazan günlerinde bayramlarda, yeşil balmumundan papağan cinsinden tutiler ve beyaz mumdan kumrular yaparak alicim balcık diye satarlardı.) Yastık basmacıları (ki günagün bezlerle münakkaş yastıklar, sofralar, perdeler, satranç bezleri yapıp satarlardı.) Çitbasmacıları (resimli yorgan yüzleri, çarşaflar ve perdeler satarlardı.) Zerdüz nakkaşlar (vüzeraya, vükelaya sırmalı yastıklar, muakkit ve perdeler, inabiler, eğerler, teklitler, atlas üzerine cibinlikler işlerler idi.) Yağlıkçı nakkaşları (ki zamanımızda kalemkar deniliyor. Bez üzerine siyah kalem ile resim çizerlerdi.) Eski Bedesten esnafı (bedestende sefere gidenleri vüzera ve ayanın malları ve paraları dururdu. Faiz vermeyen büyük bir bankaydı. Fatih Sultan Mehmet binasıdır. Sabahtan öğle vaktine kadar açılırdı. Yeniçeri ve hamalları, iç bedestan tellalları var idi ki iç bedestan tellalı, içeri ve dış bedestan tellalı dışarıda çalışırlardı.) Çuhacı ehli sanayii, atlasçılar, dibacılar, kadifeciler, daraiciler, ipek ilhatçıları, mümeşşimciler, tireci ve şam alacacıları, peştemalcılar, kühacılar, dimiciler, bezciler, bez dokuyucu tacirleri (bezzaz) halıcılar, abacılar, kebeciler, sofçular, siyah pazarı, bat pazarı, avrat pazarı, meyanciyan pazarı esnafı,- Yeni bedestan (ki ipekliler ve ağır elbise satılırdı.) Bedestan hocagileri (bin kadar sülehadan ve gayet zengin adamlar) aynacılar, boyacılar (elvan beze kumaş yapanlar) boyacı tokmakçıları (o zamanlar bezleri tokmakla düzlerlerdi.) Galata bedestanı esnafı (çuha, kumaş, sakız, kuhas, sakız dimisi, cezayir ehramları satılıyordu) Zebatçılar, doğramacılar, sedefkarlar, çıkrıkçılar, hilalciler, kaşıkçılar, kutucular, varilciler, zilciler, zerdesteciler (ki dükkanlarında matrak, lubut, asa, çevgan yaparlardı.) Tüccaran esnafı (4000 nefer olup bunların kethüda ve çavuşları İstanbul`da dolaşıp arsası hududunda dışarıya, yol üzerine, garip ve fakirhanesine havaleli bina yapanları cezaya düçar ederler ve evlerini yıkarlardı, mimara ceza verirlerdi.) Keresteciler(999 dükkan 1005 nefer) Bıçkıcı, sıvacı, camcı, alçıcı, horasancı, kireççi, yağlı kireççi, taş kireççi, mermerci, löküncü, su yolcu, kiremitçi, kerpiççi, tahta kurşuncu, kurşun örtücü, kaldırımcı, kayagancı, taşçı, badanacı, eyüp oyuncakları, araba yapıcı, piştahtacılar, iskemleciler, firaşçı, tabutçu, gergefçi, çulha tezgahçısı, tahtravanı, mahfeci, burma işkembeci, su dolapları çarkçısı, fırın yapıcı, kuyucu, irgat, lağımcı, hanende, sazende, rakkas, vesaire geçmişlerdir. Oyuncakçılar, alayda kamış borular, tırıllar, fırıldaklar, küçük tef, dümbelek, keman, fare, kuş gibi oyuncaklarla, arabacılar, Edirne ve Foça arabaları ve keçi, eşek ve iri Samsun köpeklerine, çektirdikleri küçük arabalarlar geçmişlerdir.

1 yorum:

Kopmuşuz bizler o öz varlık olan manzaradan
Bahseder gerçi duyanlar o onulmaz yaradan.
Derler ki: İnsanda derin bir yaradır köksüzlük
Budur âlemde hudutsuz ve hazin öksüzlük. (Y. Kemal Beyatlı)