18 Kasım 2016 Cuma

KIRIM TÜRKLERİNİN SÜRGÜNÜ

KIRIM SÜRGÜNÜ
1475 yılından 1774 Küçük Kaynarca Antlaşmasına kadar Osmanlı İmparatorluğu'na bağlı kalmışlardır. Önce bağımsızlaştırılan Kırım Türkleri 9 sene sonra 1783 yılında Rus işgaline uğrayarak eziyet dolu seneleri başlamıştır. II. Dünya Savaşı yıllarında Ahıska Türklerine yapılan eziyet ve sürgün politikasının aynısını Kırım Türklerine de yapan Stalin, Kırım Türklerini savaş sırasında Almanlara yardım etmelerini gerekçe göstererek topluca sürgünlerine karar verdi. Stalin'nin bu kararı 18 Mayıs 1944 gecesi Kırım Türklerine haber verildi ve 2/3 saat içerisinde evlerinden hiçbir eşya almaksızın bulundukların bölgelerde ki meydanlarda toplanmaları istendi. Bölgelere gelen Rus askerleri,insanlara 10 dakika içinde evlerinden çıkmalarını istiyor ve bunu kabul etmeyenleri zorla evlerden atıyorlar idi. Buna da karşılık verenlerin sonu ise hemen orada bir Rus askerinin dipçik darbesi ile gerçekleşiyordu. Bu hallerde tam tamına 423.100 kişi sabaha karşı hayvan vagonlarına resmen istif ediliyordu. Vagonda 57.000 0-5 yaş çocuk ile 68.000 yaşlı insan bulunuyordu. Ertesi gün ise gelen bir haber ile Arabat bölgesinin bir köyünde 150 kişinin kaldığı idi. Ve Stalin'in verdiği emir ise kesin ve netti. Burada kalanların 24 saat içerisinde ortadan kaldırılması idi. Ve o gün 150 kişi bulundukları yerde öldürüldüler. Kırım Türkleri ile bölgede yaşayan Musevi Türkler ve Yahudilerde Kırım Türkleri ile iyi ilişkiler içerisinde olduklarından dolayı onlarda sürgün edildiler. Kırım Türklerine yapılan bu uygulamalar onlar vatanlarından uzaklaştırmaktan ziyade topluca bir infaz idi. Vagonlara bindirilen insanlar tam tamına bir ay yolculuk ettiler ve bu yolculuk sırasında aklına gelebilecek her türlü ihtiyaçlarını o vagonlardan inmeden gidermek zorunda bırakıldılar. Aç,susuz ve hastalık ile geçen yolculuklar,vagon içerisinde ölen insanların çürümeye başlayan cesetleri ve aklına gelebilecek her türlü kötü muamele sonucunda 423.100 kişinin bindirildiği vagonlarda 195.371 Kırım Türkü hayatını kaybetti. Bu yolculuk bittiğinde kalan nüfus Kabartay, Sibirya, Kırgızistan, Kazakistan ve Özbekistan’a böylesine felaket bir yolculuktan sonra ulaştılar. Özbekistan' indikleri zaman orada daha önceden tembihlenmiş olan insan tarafından taşlandılar ve bazıları hayatlarını kaybetti ve sakatlandı. Hayatta kalmayı başaranların %3'lük bir kesimi ise bazı hastalıklar sebebi ile hayatlarını gittikleri yerlerde kaybettiler. Geri kalan nüfus bir cezaevine kapatılmadı fakat kültürleri yaşamak yasak idi,bundan bahsetmek bile yasak idi. Bu gibi davranışlarda bulunanlar ağır şekilde cezalandırıldı. Eğitim hakları yok idi,Kırım dilini konuşmak yasak idi. Uzun süreler Orta Asya'nın çöllerinde açık hava cezaevi yaşantısı yaşamak zorunda bırakıldılar. 1956 yılında Kruçev'in Stalin dönemi karalama propagandası zamanında rahat bir nefes aldılar. Kültürel yaşam ve eğitim için izin çıktı fakat ata yurduna dönmek yasak idi. Bunun için yıllarca mücadele verildi. 6 Temmuz'da başlayan ve 5 Ağustos 1987'de son bulan Moskova gösterilerinden sonra SSCB,Kırım Türklerinin vatana ihanet suçlarını kaldırdı. Ancak yurda dönüş izni vermedi.Yıllarca beklenen izin 1990 yılının Temmuz ayında çıktı. Bu izin uzun yılların mücadelesi ile kazanılmış zafer idi. 1944'ün bir Mayıs ayında sadece üstlerindeki elbiseler ile anayurtlarından çıkan Kırım Türkleri 1990'ın Temmuz ayında sonunda anayurtlarına dönme kararını kazandılar. Bu sürgün sırasında katledilen soydaşlarımızın ruhları şad olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Kopmuşuz bizler o öz varlık olan manzaradan
Bahseder gerçi duyanlar o onulmaz yaradan.
Derler ki: İnsanda derin bir yaradır köksüzlük
Budur âlemde hudutsuz ve hazin öksüzlük. (Y. Kemal Beyatlı)