HOCA SİNAN PAŞA
( 1476–1477 )
On beşinci asır müderrislerinden ve edebiyatçı. İstanbul’un ilk kadısı büyük âlim Hızır Beyin oğludur. İsmi Yûsuf bin Hızır Bey bin Celâleddîn olup, lakabı Sinânüddîn’dir. Hoca Paşa şanı ile meşhur oldu. Doğum târihi ve yeri hakkında ihtilaf vardır. Birçok kaynak, 1440’ta İstanbul’da doğduğunu yazmaktadır.
Sinân Paşa, ilk tahsilini babasından gördü. Genç yaştayken, geniş bilgiye sâhip oldu. Babasının 1459’da ölümü üzerine, Fâtih Sultan Mehmed Han tarafından, önce Edirne’de bir medreseye sonra da Dârülhadîs’e müderris tâyin edildi. Bir süre sonra, sultanın teveccühünü kazanarak Sahn müderrisi ve Hâce-i Sultânî, yâni Sultan’a hoca oldu. İran’dan göç eden Ali Kuşçu’dan ders alan talebesi Molla Lütfi’nin, öğrendiği bilgileri kendisine tekrarlaması sûretiyle matematik ilmini öğrendi.
Fâtih, devlet işlerinde de bilgisinden faydalanmak için, hocasını 1470’te vezir tâyin etti. 1473’te vezir-i âzam olmuş ise de, aynı yıl görevden alındı. Hakkındaki dedikodulardan dolayı hapsedildiyse de, âlimlerin araya girmesiyle hapisten çıkarılarak Sivrihisar kadılığına tâyin edildi. Beş sene kadar bu vazifede kalan Sinân Paşa, Sultan İkinci Bayezid’in tahta geçmesi üzerine, 100 akçe yevmiye ile Edirne Dârülhadîs müderrisliğine tâyin edildi. Sinân Paşa, Türkçe eserlerini bu vazifedeyken yazmıştır. Vefâtına kadar bu görevde kalan Sinân Paşa, 1486’da vefât etti. Eyüp Sultan türbesinin bahçesine defnedildi. Bâzı kaynaklarda ise Gelibolu’ya defnedildiği yazılıdır.
Sinân Paşanın keskin bir zekâsı, üstün bir anlayış kâbiliyeti vardı. Bu kâbiliyetiyle, genç yaşta geniş bir bilgiye sâhip oldu. Son derece cömert ve derviş mizaçlıydı. Dünyâya değer vermezdi. Tasavvuf ehline büyük muhabbet gösterirdi.
Sinân Paşa, babasından sonra, Hızır Bey Mektebinin Sinân Paşa kolunu tesis etti. Tokatlı Molla Lütfi, Balıkesirli Sarı Gürz Muhyiddîn, Aydınlı Karabâli, Tâceddîn İbrâhim, Kâdızâde-i Rûmî’nin oğlu Muhyiddîn Mehmed, Mevlânâ Abdurrahmân Müeyyedzâde, Şeyh Hacı Çelebi gibi kıymetli talebeler yetiştirdi.
Sinân Paşa, edebiyatta da üstün olup, nazım ve nesir hâlinde eserler yazdı. Nesirleri secîli ve süslüydü. Buna, Sinân Paşa üslûbu dendi. Sinân Paşa; matematik, hey’et, fıkıh, kelâm ve ahlâk mevzularına dâir Türkçe ve Arapça eserler yazdı.
Türkçe eserleri:
1. Tazarrûnâme: Türkçe olarak yazmış olduğu ilk ve en meşhur eseridir. Nesir halinde olup, içinde yer yer manzum kısımlar vardır. Tasavvufî bir eser olup, iki bölümden meydana gelir. Birinci bölüm Tazarruât kısmıdır. İkinci bölüm ise manzum bir fahriye ve bir hâtimeden meydana gelmektedir. Bu bölüm, yedi büyük peygamberin hayâtını anlatan bir Kısâs-ı Enbiyâ niteliğindedir. Birçok nüshası vardır.
2. Nasîhatnâme: Ahlâka dâir, ikinci nesir tarzındaki eseridir. Güzel ahlâk, ilmin faydası, kanâat, tâat ve tevekküle teşvik, sünnet ve âdâb-ı Nebeviyyeye uymak, sükûtu övme, tövbe ve sadakaya teşvik, ehlullahın medhi gibi mevzûlar vardır. Yer yer hikmetler anlatılır. Nasîhatler verilir. Nasîhatnâme’ye Ahlâknâme veya Maârifnâme’de denmiştir.
3. Tezkiret-ül-Evliyâ: Mensur bir eserdir. Alâeddîn Attar’ın Tezkiret-ül-Evliyâ’sı örnek alınarak hazırlanmış bir eserdir.
Arapça eserleri:
1) Hâşiye alâ Şerh-il-Mülahhas: Kâdızâde Rûmî’nin Çagmini Şerhi’ne yazılmış bir hâşiyedir.
2) Risâle min-el-Hendese: Ali Kuşçu’nun, Fâtih’in huzûrunda tartıştığı hendeseyle ilgili bir meselenin Sinân Paşa tarafından yazılmasıdır.
3) Hâşiye ale’l Mevâkıfi fil-Kelâm, Şerîf Cürcânî’nin Şerh-ül-Mevâkıf adlı kelâm ilmiyle ilgili eserine yapılan hâşiyedir. İkinci Bayezid zamânında yazılmıştır.
4) Beydâvî Tefsirine Hâşiye,
5) Feth-ül-Fethiyye, Ali Kuşçu’nun Fethiyye isimli eserinin şerhidir.
6) Risâle alâ Evveli Kitâb-it-Tehâreti min-el-Hidâye.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Kopmuşuz bizler o öz varlık olan manzaradan
Bahseder gerçi duyanlar o onulmaz yaradan.
Derler ki: İnsanda derin bir yaradır köksüzlük
Budur âlemde hudutsuz ve hazin öksüzlük. (Y. Kemal Beyatlı)