5 Mart 2014 Çarşamba

Sayan Dağları’nda Dukha Türkleri ( İlber Ortaylı )

       Sayan Dağları’nda Dukha Türkleri


Kasım sayısında uzak Moğolistan’ın kuzeybatı sınırında, Sayan Dağları’nda ren geyikleriyle birlikte mevsimlik göçerlik yaşayan, kışın da yayladan kışlağa inen Dukha Türklerini ele alan Atlas Dergisi dünyadaki benzerlerinden çok üstün durumda.

Atlas Coğrafya ve Keşif dergisi gelecek yıl 20’nci yaşını tamamlayacak. İşletme ve yayıncılık açısından başarı gösteren bir süre, dünyadaki benzerlerine göreyse çok genç. Fakat genç “Atlas” yüksek bir niteliğe ulaştı. Her sayıda bilinmeyen Türkiye’yi yeni köşeleriyle tanıttı ve bu tanıtma yazıları üniversite gençliğini uzun yürüyüşlere, dağcılığa ve mağara keşiflerine yöneltti. Atlas dünyaya da açıldı. İlginç makaleler ortaya çıktı. Hiç abartma sayılmamalıdır; bu dergi dünyadaki benzerlerinden üstündür ve müstakil keşifleri var. Kasım sayısında Selcen Küçüküstel uzak Moğolistan’ın kuzeybatı sınırında Sayan Dağları’nda ren geyikleriyle birlikte mevsimlik göçerlik yaşayan, kışın da yayladan kışlağa inen Dukha Türklerini ele alıyor. Avcılık, toplayıcılığın ötesinde at ve ren geyiği besleniyor ama bir yandan da kışın çocuklar okulda okuyor... Gençlerin eğitimi gelenekselin dışına çıktığına göre bir zamanlar ülkemizde de bulunan bizim yerli göçerler gibi istikbalin ne olacağı belli; eriyecekler ve yerleşecekler... Ve tanımadığımız Kıpçak grubundan bir lehçeyle konuştukları anlaşılan bu kavmin tanıtıcı tarihî belgelerinden biri “Atlas” dergisinin Kasım 2012 sayısı olacak.
Selcen Küçüküstel gitmeden yerel lehçeyi de bir hayli çalışmış. Ata binmeyi biliyor, sıradan gazeteci ve gezgin değil. Atlas dergisi grubunun en önemli özelliği bu; Selcen’in yerel halkla kurduğu ilişki, coğrafyayı tanımlaması ve tanıtması eşsiz. Dukhaların ren geyiği bakımındaki ustalıkları, coğrafyadaki rolleri, taygada sürdükleri hayat sayfalar boyu en ustaca çekilmiş fotoğrafların eşliğinde tasvir ediliyor. İlginç adetlerin yaşadığını gördüm. İslamiyet öncesi dönemlerde Türkler temizlik için suyu hiç kullanmazlar deniyordu. Bu gerçi mümkün değil; Dukhalar nehirde sabun ve deterjan kullanarak temizlenmiyorlar. Suyu mutlaka bir kovayla dışarı alarak temizlik için kullanıyorlar. Nehir tertemiz... İhtiyacı olan bitkileri ziyan etmemek için yeter miktarda topluyorlar. Çevre ile şefkatli bir bağları var. “Çevrende gördüğün her şeyin bir ruhu vardır” diyorlar.

Göçün zamanı ve hedefini ren geyiklerinin ve ihtiyaçları olan gıdanın tayin ettiği açık ama artık başka unsurlar da sıraya girmiş gibi görünüyor. Her sayıda olduğu gibi dergide Türkiye coğrafyasının ve arkeolojisinin çevre problemlerini anlatan başka makaleler, gözlem ve gezi notları da var (Çukurova ve İznik gibi). Nihayet Bakü’ye, Kosova’ya uzanan gezi ve gözlemler bu sayıda Türkiye dışına açılan yazılarıdır. “Atlas” yaşaması ve yaşatılması gereken bir dergi.

Yazı: İlber Ortaylı

resim:alıntı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Kopmuşuz bizler o öz varlık olan manzaradan
Bahseder gerçi duyanlar o onulmaz yaradan.
Derler ki: İnsanda derin bir yaradır köksüzlük
Budur âlemde hudutsuz ve hazin öksüzlük. (Y. Kemal Beyatlı)