27 Ocak 2014 Pazartesi

SADRAZAM RÜSTEM PAŞA

SADRAZAM RÜSTEM PAŞA
Osmanlı Devleti'nin en parlak, en muhteşem döneminde Kanuni Sultan Süleyman'ın veziriazamlığını yapan, şahsiyeti ve icraatlarıyla hem padişah hem de bu devir üzerinde derin izler bırakan devlet adamı Rüstem Paşa...
Rüstem Paşa Hırvatistan'da doğmuş, 1561 yılında da İstanbul'da veziriazamlık yaparken vefat etmiştir. Rivayetlere göre Rüstem Paşa biricik kızının verem hastalığına tutulmasına dayanmamış, kederinden hastalanmış ve sonunda da Hakkın rahmetine kavuşmuştur.
Rüstem Paşa'nın yıldızının parlaması ve hızla yükselmesi Kanuni Sultan Süleyman'ın gözbebeği kızı Mihrimah Sultan ile evlenmesi ile başlamıştır. Kayınvalidesi Hürrem Sultan ve zevcesi Mihrimah Sultan'ın Rüstem Paşa'ya altın yolunu açan kişiler olduğu konusunda bir çok tarihçi müttefik olmuşlardır. Rüstem Paşa'da Hürrem Sultan'a vefa borcunu, Şehzade Mustafa aleyhine çevrilen dolaplarda baş rol oynayarak ödemiştir.
Rüstem Paşa Kanuni Sultan Süleyman'ın saltanatı döneminde 1544-1553 ve 1555-1561 tarihleri arasında iki dönem boyunca Osmanlı Devleti'nin sadrazamlığını yapmıştır. 1553 tarihinde sadaret makamından alınması sebebi, halkın ve yeniçerinin Şehzade Mustafa'nın ölümünden onu sorumlu tutmasıdır. Nitekim Şehzade Mustafa'nın ölümünün hemen ardından ordunun içinde ve halkta derin üzüntü ve öfke baş göstermiştir. Bu durumdan sorumlu tuttukları Rüstem Paşa'nın sadrazamlıktan azlini talep etmişlerdir. Bunun üzerine Kanuni Sultan Süleyman sadaret mührünü Rüstem Paşa'dan almıştır.
Rüstem Paşa bir süre geri planda kalmayı kabul etmiş iki yıl sonra da "Saray kadınlarının" başrol oynamaları ile yeniden sadrazamlık makamına getirilmiştir. Rüstem Paşa oldukça kabiliyetli bir devlet adamıdır. Sadrazamlık yıllarında Osmanlı hazinesi adeta dolmuş taşmıştır. Devlete gelir temin edecek her türlü kaynağı harekete geçirmiştir. Böylece hem hazineyi hem de kendi kesesini doldurmuştur. Osmanlı sadrazamları içinde gelmiş geçmiş en zengin sadrazam Rüstem Paşa'dır. Rüstem Paşa döneminde yolsuzluk ve rüşvet hay safhaya ulaşmıştır. Bu konuda hakkında pek çok şikayet Kanuni Sultan Süleyman'a iletilmiştir. Rüşvetin yaygınlaşması ve yolsuz kazancın neredeyse doğal kabul edilmesi Osmanlı İmparatorluğu'nun İçtimai yapısının bozulmasına zemin hazırlamıştır.
Rüstem Paşa vefat ettiğinde geriye büyük bir servet ve bir o kadar da eser bırakmıştır. Bunlardan en meşhuru Eminönü'de ki çinileriyle ünlü Rüstem Paşa Camiidir.
Rüstem Paşa, Şehzade Mustafa'nın ölümünden sorumlu tutulduğu için ne yaşarken ne de öldüğünden sonra hakkında tek bir mersiye yazılmayan tek devlet adamıdır. Dönemin divan şairlerinden Taşlıcalı Yahya Bey Rüstem Paşa'nın ölümünden sonra türünün tek örneği olarak gösterilen bir mersiyede Rüstem Paşa'nın ölümüne sevinmiş gibidir;
N’ola ol gitdi ise bâkî kalan sag olsun
Yirde yatdukça babam oglı fülân sag olsun
Çok yaşasun bunı yazan okıyan sag olsun
Gülmez idi yüzi mahşerde dahi gülmeyesi
Çoğ iş itdi bize ol sağlık ile olmayası
Taşlıcalı Yahya Bey bu mersiyede Rüstem Paşa için; "öldüyse ne olmuş ki, geride kalanlar  sağ olsun, bu dünyada yüzü gülmez idi, mahşerde de gülmesin" diyerek bedduada bulunmuştur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Kopmuşuz bizler o öz varlık olan manzaradan
Bahseder gerçi duyanlar o onulmaz yaradan.
Derler ki: İnsanda derin bir yaradır köksüzlük
Budur âlemde hudutsuz ve hazin öksüzlük. (Y. Kemal Beyatlı)