8 Ocak 2014 Çarşamba

II.ABDÜLHAMİT’E SUİKAST

II.ABDÜLHAMİT’E  SUİKAST

1905’in 21  Temmuz  günü İstanbul’da  patlayan  bir  saatli  bomba 26  kişinin  hayatına  mal  oldu.Bomba  zamanın  hükümdarı  II.Abdülhamit’i  öldürmek  için  hazırlanmış    ve Cuma  namazı  için  Yıldız Camii’ne  giden padişahın  namazdan   çıkışı  sırasında   patlayacak  şekilde  ayarlanmıştı.
Abdülhamit,  namazdan  hemen  sonra  zamanın  Şeyhülislamı Cemalettin  Efendi  ile   sohbete  dalması  sayesinde   hayatta  kaldı.Bomba  hükümdarın  bulunduğu  yerin   çok  daha  ötesinde  patladı  ve 26  kişi  hayatını  kaybederken  58  kişi  de  yaralandı.
Soruşturma  işin  arkasında Ermeni  komitacıların   bulunduğunu   ortaya  çıkardı.Üstelik  Yıldız’da  patlayan  bombayı  kendileri  hazırlamamış,  taşeronluğu  Avrupalı  teröristlere  vermişlerdi.Terör  ekibinin  başında Charles-Edward  Jorris  isminde   Belçikalı   bir  anarşist  vardı.Jorris  yakalandı  ve  mahkemeye  çıkartıldı.
Duruşmalar  birkaç   devam  eti.Karar  celsesinden  bir  gün  önce,  1905’in 17  Aralığında Belçika’nın  İstanbul’daki  Büyükelçisi   zamanın  Osmanlı  Dışişleri  Bakanlığı  olan  Hariciye  Nezaretine   bir  nota  gönderdi  ve mahkum edilmesi  halinde Jorris’in  kendilerine  iade   edilmesini   isteyeceklerini   bildirdi.Büyükelçi  iade  talebini  İstanbul’la  Brüksel   arasında 3  Ağustos 1838’de  imzalanan “Dostluk  ve Ticaret”  yani “Kapitülasyon Antlaşması”nın  8.maddesine  dayanarak  yapıyordu.
Mahkeme  bu  notanın  verilmesinden  bir  gün  sonra,  yani  18 Aralık’ta  kararını  açıkladı  ve Jorris’i   idama  mahkum  etti.Belçika  Büyükelçisi  ise Bab-ı  Ali’ye  hemen   ertesi  günü   bir  daha  başvurup  Jorris’in  iadesini   hiç  sıkılmadan   yeniden  talep  etti.
Osmanlı  Hükümeti,  terörü padişahın  hayatına   kastedecek  derecede  ileri  götüren  Belçikalı  anarşisti geri  vermemek  için  uzun  zaman   direndi.Abdülhamit  idamı  müebbet  hapse   çevirdi  ama  Jorris hapishaneye  değil bir  başka  yere  gönderildi:Avrupa’ya.Batı  dünyası  teröristin   hükümdarın  hayatına kastettiğini   bile   gözardı  etmiş,  Sarayla  Bab-ı  Ali  üzerindeki  baskılarını arttırdıkça   arttırmış  ve Abdülhamit  için  Jorris’i  serbest  bırakmaktan   başka  bir  yol  kalmamıştı.
O  da  öyle  yaptı,  teröristi   gerçi Belçika’ya  iade  etmedi  ama  cebine  pasaportunu  koyup Avrupa’ya  göndermeye   mecbur  kaldı.Türkiye’nin  diplomatik  aczi  o  günlerin  basınında  “Hükümdarımız  o  kadar  iyi  yüreklidir  ki,  kendi  hayatına  kasteden  bir  caniyi  bile  affetme  büyüklüğünü  göstermekten  kaçınmamıştır.”  İfadeleriyle  yorumlandı,  tarihlere  de “Abdülhamit,  katili  sonraları  istihbarat  hizmetlerinde  kullandı”  diye  geçti

Murat  BARDAKÇI:Hürriyet Gazetesi 4  Haziran  2002

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Kopmuşuz bizler o öz varlık olan manzaradan
Bahseder gerçi duyanlar o onulmaz yaradan.
Derler ki: İnsanda derin bir yaradır köksüzlük
Budur âlemde hudutsuz ve hazin öksüzlük. (Y. Kemal Beyatlı)