25 Ocak 2014 Cumartesi

ESİR İTALYAN ÇOCUĞUN ''KAPTÂN-I DERYA''LIĞA YÜKSELİŞİ

cocuk2
İtalya‘nın Kalabriya bölgesindeki Le Castella Kasabası Halkı‘nın en büyük gururu İtalyan asıllı bir Osmanlı Amirali olan Kılıç Ali Paşa (Giovanni Dionigi Galeni)’dır.
1536′da Barbaros Hayrettin Paşa‘nın leventleri tarafından 11 yaşındayken esir edilen Giovanni müslüman olduktan sonra Uluç Ali Paşa adıyla Osmanlı Devleti’nin Cezayir Beylerbeyliği‘ne kadar yükseldi. İnebahtı Savaşı’nda gösterdiği başarı üzerine Padişah tarafından Kaptân-ı Deryalığa atanarak lakabı da “Kılıç” olarak değiştirildi. Osmanlı Donanması’nın en iyi amirallerinden biri olarak tarihe adını yazan Kılıç Ali Paşa’nın İtalya’da 436 yıl sonra doğduğu Le Castella Kasabası’na heykeli dikildi.
Asıl adı Giovanni Dionigi Galeni olan Kılıç Ali Paşa’nın doğum tarihini yerel tarihçiler 1525 olarak gösteriyorlar. Bu tarihçilerden biri olan Gustavo Valente, Le Castella doğumlu Kılıç Ali Paşa’nın denizciBirno Galeni‘nin oğlu olduğunu belirtiyor. Balık ve mercan zenginliği ile tanınan Le Castella Kasabasına S. Agata di Reggio‘dan göçeden denizci Birno Galeni’nin, Le Castella’nın güzel kızlarından Pippa de Cicco ile evliliğinden Giovanni Dionigi (Kılıç Ali Paşa) dünyaya gelmiş. İtalyan tarihçi Kılıç Ali Paşa’nın bu küçük sahil kasabasında sakin bir çocukluk geçirdiğini ve babası tarafından din eğitimine yönlendirildiğini belirtiyor. İtalyan tarihçi Gustavo Valente, 29 Nisan 1536′yı da Le Castella Kasabası için kara bir gün olarak tanımlıyor.
La_Castella
Bu tarih İtalyanlar tarafından Cezayir Korsanı olarak tanımlanan Şanlı Reis Barbaros Hayrettin Paşa‘nın kutlu gemilerinin ufukta göründüğü ak gündür. Yapılan savaşta Le Castelle Kalesini ele geçiren levendler diğer esirlerle birlikte Le Castelle’de bir sığınakta saklanan 11 yaşındaki Giovanni‘yi de esir ederler. İstanbul’da Cafer adlı bir Türk denizciye satılarak bu gazinin yanında kürekçi yapılan ve zekası ve kabiliyetiyle dikkatleri üzerine çeken Giovanni bir müddet sonra müslüman olur.
Kilic_Ali_Pasa
Şanlı Türk denizcileri Barbaros Hayrettin Paşa ve Turgut Reis‘in yanında yetişen Uluç Ali‘nin; İzmir Valiliği‘nden Cezayir Beylerbeyliği‘ne uzanan kariyeri ve özellikle de 1571 yılında Haçlı Ordusu‘nunİnebahtı‘da Osmanlı Donanması’nı yakması sırasında yönettiği filosuyla pek çok düşman donanmasını batırıp kendi gemilerini kurtarmış olması, Le Castelle halkının gözünde onu gerçek bir kahraman yapıyor. Düşman safta da olsa bugün Le Castelle sakinleri Kılıç Ali Paşa’yı kendi kahramanları gibi görüyorlar. Şehri tanıtan broşürlerde, kartpostallarda meşhur Aragon Kalesi ile beraber, Kılıç Ali Paşa’nın büstü hep yer alıyor. İnebahtı’daki başarısı nedeniyle II. Selim tarafından Kaptan-ı Derya‘lık ünvanı verilen, Uluç lakabı Kılıç olarak değiştirilen bu Osmanlı Amirali, Akdeniz’in bir Türk gölü haline gelmesinde büyük emeği geçmesine rağmen İtalyanların da sahip çıktıkları bir tarihi şahsiyet. Fransız tarihçi Françoise Garnier de Paşa’yı İnebahtı Savaşı’nın kaderini değiştiren, Tunus muzafferi bir korsan olarak tanımlıyor ve Hıristiyanlar’a büyük zarar verdiğini yazıyor. Le Castellese’deki yaygın bir rivayete göre de Uluç Ali, İtalya kıyılarına denizden yapılan bir saldırıdan sonra annesini ziyarete gidiyor. Ancak Uluç Ali Paşa’nın annesi gözlerini yere eğip, hristiyanlığı terkederek müslüman olan oğluyla konuşmuyor.
KILICALIPASA1
Le Castellese Kasabası Belediye Kütüphanesi‘nde Uluç Ali üzerine tüm kaynaklardan bilgi toplanmaya çalışılırken, bazı yerel tarihçiler hayatı üzerine bir kitap hazırlığı yapıyorlar. Kalabriya asıllı bu Osmanlı Paşası‘nın heykeltraş di Dinami tarafından yapılan bronz büstü Le Castella Kasabası’nın en büyük meydanında bulunmakta. 16. yüzyılın yarısında Osmanlı deniz kuvvetlerinin uğrağı olan Le Castella, heykelini diktiği Kılıç Ali Paşa ile kendi tanıtımını yapıyor. İtalya’nın en berrak sularına sahip denizi, tarihi Aragon Kalesi, turistik limanı, doğal güzellikleri ile bu küçük kasaba, içlerinden çıkan bu büyük denizciyle gurur duymaya devam ediyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Kopmuşuz bizler o öz varlık olan manzaradan
Bahseder gerçi duyanlar o onulmaz yaradan.
Derler ki: İnsanda derin bir yaradır köksüzlük
Budur âlemde hudutsuz ve hazin öksüzlük. (Y. Kemal Beyatlı)