2 Ocak 2014 Perşembe

ANADOLU UYGARLIKLARI - TRUVA

                                        Truva


Truva, Homeros’un İlyada ve Odeyssia destanlarına konu olmuş olan, günümüzde Çanakkale’nin Tevfikiye Köyü yakınlarında bulunan tarih sahnesinin en önemli kentlerinden biridir.
Dokuz tarihsel katman halinde ele alınabilecek olan Truva, varlığı boyunca dokuz kere doğal afetler yüzünden yıkılmıştır; bu sebeple de kentin dokuz ayrı katmanı bulunmaktadır. Bu dokuz katman ortalama olarak 5000 yıllık bir dönemi kapsamaktadır. Konumu nedeni ile, Anadolu’da, doğu ve batı arasında bir köprü görevi gören topraklar üzerinde yer alan Truva, bu stratejik konumu ile her zaman bir çok uygarlığın hedefi haline gelmiştir. Milattan önce 2000 ve 3000 yılları arasında, konumunun getirdiği avantajlar sayesinde canlı bir kültürel merkez ve krallık yönetimi altında yaşayan, yerleşik tarım toplumlarının yaşadığı bir bölgeydi.
Konumu nedeniyle bir çok savaşa neden olan Truva sırasıyla; Persler’in, Büyük İskender’in, Selevkoslar’ın, Pergamon Krallığı’nın ve Romalılar’ın  egemenliğine geçmiştir.
Arkeoloji için önemli kazı alanlarından biri olan Truva, Alman arkeolog  Heinrich Schliemann  tarafından, 1870’lerde keşfedilmiştir. 1998 yılında ise Unesco tarafından Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmiştir.
Truva’nın dokuz katmanı;
  • Truva I (M.Ö. 3000 - 2500)
  • Truva II (M.Ö. 2500 - 2200)
  • Truva III (M.Ö. 2200 - 2050 )
  • Truva IV ( M.Ö. 2052 - 1900 )
  • Truva V (M.Ö. 1900 - 1800 )
  • Truva VI (M.Ö. 1800 -1300)
  • Truva VI A (M.Ö. 1300 - 1260 )
  • Truva VII B1 ( M.Ö. 1260 - 1190)
  • Troy VII B 2 (M.Ö. 1190 - 1100)
  • Troy VIII ( M.Ö. 700 - 350 )
  • Troy IX ( M.Ö. 350 - M.S. 400 )

Truva I Katman

Erken Bronz Çağında olan ve üst üste on tabakadan oluşan Birinci Katman Truva 90 metre çapında küçük bir alanı kapsamaktadır. Tarih olarak yaklaşık Milattan Önce 3000 – 2500 yıllarını kapsayan bu katmanın surları çok iyi korunmuştur. Zamanında iki tane kule güneydeki ana girişi desteklemiştir. Bu tabakanın en önemli kalıntısı kuzeyde bulunan 102 numaralı evdir. Bu ev ön odası ve büyük odasındaki ocağı ile megaron (içinde ocak bulunan ahşap tavanlı ön dehlize sahip kare iç mekanlı yapı) tarzındadır. Bu yapı tarzı Antik Yunan tapınaklarına öncülük etmiş ve Birinci Katman Truva’daki bu ev ilk örneklerdendir. Burada ayrıca üç ayaklı leğenler, geometrik motifler işlenmiş çömlekler ve kireç taşı veya mermerden yapılmış şematik figürinler bulunmuştur. Bu katman büyük bir yangın sonucunda yok olmuştur.

Truva II Katman

    Truva tarihinde önemli bir yer kaplayan İkinci Katman Truva, 110 metre çapında bir yer kaplar ve 7 yapı katından oluşur. Üç ana döneminde de yeni surlar yapılmıştır. Anıtsal girişinde büyük boyutlu megaronlar mimari cephe oluşturacak şekilde yan yana sıralanmıştır. Bu sıralanmayla yerleşim kent planlamacılığı açısından önemli bir aşama olmuştur. Bu planlama tarzı, daha sonraki Antik Yunan şehirlerinde de uygulanmıştır. Megaron tarzındaki evlerle birlikte Birinci Katman Truva’nın kültürü sürdürülmektedir.
Bu katmanda tunç ve bakırdan yapılma kap ve aletlerle birlikte çok sayıda gümüş ve altın bulunmuştur. Bu önemli katman bir istila sonucu yıkılmıştır.

Truva III Katman

    Üçüncü Katman (Milattan Önce 2200-2050) Truva’dan başlayarak, Beşinci Katman’a kadar Truva’nın parlak çağının yok olduğu görülmektedir. 4 yapı katından oluşan ve parlak çağın yok olmaya başladığı bu katmanda yaşam tarzı fazla değişmemiştir. Bu katmandaki kalıntılar genel olarak dar sokaklar ve moloz taşlarla yan yana yapılmış küçük evlerdir. Ayrıca surlarda tümüyle taştan yapılmıştır. Küçük kalıntılarda önemli bir yenilik olmamakla birlikte, yeni kap biçimleri, gaga ağızlı testiler, çan biçimli maşrapalar ve kaseler, bulunmuştur. Çok zenginler için yapıldığı düşünülen az sayıda çark yapımı kaplar bulunmuştur.

    Truva IV Katman

    Erken Tunç Çağı’nın son yerleşimini oluşturan 4. katman Truva 5 yapım evresinden oluşmuştur. Bu katmanda sur duvarları da yoktur. Kil döşemeli taş temel üzerine kerpiçten bitişik düzende inşa edilen evlerin avlularında, kubbeli fırınlar ortaya çıkarılmıştır.

    Truva V Katman

    Orta Tunç Çağı’na geçiş olan beşinci katman Truva’da 6 yapım evresi olmuştur. Basit bir sur tarafından çevrelenen yerleşmedeki evler mimari olarak dördüncü katmanla büyük ölçüde aynıydı. Ancak işçiliği daha düzgün, daha düzenli ve evlerin boyutları daha büyüktü. Ayrıca iç mekanda arı kovanı biçimindeki fırınlar, şekiller ve kubbeli ocakların sayılarında artış olmuştur. Bu artışlar, değişimler yaşam tarzında bir değişmeyi, bir gelişmeyi göstermektedir.

    Truva VI Katman

    Üç ana dönem ve sekiz yapı katından oluşan 6. katman Truva’da yapılan surlar ve evler üstün bir zevkin ve işçiliğin ürünüdür.
    Günümüze kadar gelen Sur Duvarları, beş kapı ile birbirine bağlanan altı bölümden oluşmuştur. Günümüze kadar en sağlam kalan bölümü birinci bölümdür. Anıtsal kulesiyle birlikte bu bölüm 8 metre genişliğinde ve 18 metre uzunluğundadır. Zamanında 9 metre yüksekliğinde olan kule, Akropolis dahil bütün platoyu gören bir gözetleme kulesidir. Bu kulenin ortasında, kayaya oyulmuş ve 8 metre derinliğinde kuyuyu kuşatan bir sarnıç vardır.
    Kaliteli olan işçiliği ile dikkat çeken 2. bölüm 1. bölümün güneyinde bulunmaktadır. 2. bölümden günümüze 41,5 metre uzunluğunda, 4,5 metre kalınlığında ve 4 metre genişliğinde bir kısmı gelmiştir.
    90 metre uzunluğundaki ve güneye doğru uzanan 3. bölümün güney kısımları Bouleterion ve Schliemann’ın yarıkları ile kısmi bir tahribata uğramıştır. Ancak doğu kısmı günümüzde oldukça iyi durumdadır.
    121 metre uzunluğundaki 4. bölüm güneydedir. Altıncı katman Truva’daki en önemli kalıntı 4. bölümün 450 metre kuzeybatısındaki geniş hendektir.
    Diğer bölümlerin yarısı kalınlığında olan ve küçük taşlarla inşa edilmiş 5. Bölüm özgün durumunu bugüne kadar korumuştur.
    6. bölüm, 5. Bölümün kuzeyindedir ve sadece alt kısmı açığa çıkartılmıştır. Üst kısmı ise Helenistik ve Roma dönemlerinde tahrip edilmiştir.
    Tepenin üst kısmında 6. Katman Truva’nın önemli yapıları ve sarayları bulunmaktadır. Truva 6’nın Akropolis’indeki yapılar Helenistik dönemde, stoalar ile Athena Tapınağı yapılırken ve Roma döneminde genişletilirken tahrip edilmiştir. Schliemann ise tahrip edilmeyen kısımları yok etmiştir.
    Bütün bunlara rağmen, kazılarla ortaya çıkarılan yapılar çok ilgi çekicidir. Ustalıkla yapılmış yapıları ve kent planlamasıyla ve özenli işçilikle inşa edilmiş surlarıyla Altıncı Katman Truva bütün antik dünyadaki kentlerin en sıra dışı olanı ve en güzeli olarak kabul edilir. Truvalılar bu dönemde üst düzey bir kültürel yaşantı geçirmişlerdir. Kentin altın çağı olarak nitelendirilen Truva 6 büyük bir deprem ile tahrip olmuştur.
    Yapılan kazılarda 7. Katman A Truva’da kültürel yaşam anlamında bir kesinti olmadığı görülmektedir. Çünkü 6. katman Truva’da görülen seramiklerin aynı bollukta ve kalitede bulunduğu ortaya çıkmıştır. Bunlara ek olarak bu katmanda, bir önceki katmana ait işlenmemiş taşların kullanıldığı duvarlarda vardır.
    Homeros’un İlyada’sının geçtiği dönemin en çok bu katmanda geçtiğine inanılıyor. Buna inanılmasının bir sebebi Yunan Mitolojisi Kronolojisine göre Truva duvarlarının inşası ile 7. Katman A Truva’nın tarihlerinin birbirini tutması.
    Buna ek olarak kazılarda bulunan bazı kalıntılar bu dönemin bir savaş sonucu, belki de efsanevi Truva Savaşı ile yıkıldığını göstermektedir. Evlerde ve sokaklarda insan kemikleri bulunmuştur. Ayrıca kuzey batıdaki surlarla bulunan iskeletlerin çene kemikleri ve kafa tasları kırıktır. İkisi kalede biri şehirde olmak üzere üç tane de bronz ok başı bulunmuştur.
    Arkeolog Ekrem Akurgal bu katmanın Homeros’un İlyada’sının gerçekleştiği zaman olmadığını mimari verilerle ortaya koyuyor. Bu katmanda insanların harap evlerini ve sur duvarlarını onardığını, bununla beraber evlerin daha kalitesiz olduğunu belirtiyor. Ayrıca mimari düzenleme ve planlamada da değişim görülmekte ve sanatsal ayrıntı ve ölçütlerin 6. katmana oranla çok daha düşük olduğunu vurgulamaktadır. Tamamlanmamış ve düzensiz evlerin 6. katmandaki evlerle kıyaslanamayacağını söyler.
    Homeros’un yazdığı efsanevi savaşla yıkılıp yıkılmadığı tam belli olmamakla birlikte pek fazla sürmeyen 7. Katman A Truva, Yunanlılar tarafından tahrip edilmiştir.

    Truva VII B1 Katman

      Yunanlılar’ın istilasından sonra kentlerine dönen Truvalılar sur duvarlarını ve evlerini onarmışlardır. Bu dönemde sermiklerini üretmeye devam etmeleriyle Truvalılar önceki parlak kültürel yaşamları devam etmiştir. Ancak bu dönem yangınlar sonucunda harap olmuştur.

        Truva VII B2 Katman

        Bu dönemde Truva’da, Truva 6’dan beri ilk kez bir kültürel değişim yaşanmıştır. Truvalılar’ın her zaman yaptığından farklı olarak düğmeli çanak çomlek ve buna benzer seramikler yapılmıştır. Bu grimsi renkli, köşeli saplı ve boynuzumsu çıkıntılı çömleklerin benzerlerini bu döneme kadar sadece Balkanlar’da karşımıza çıkmıştır.
        Sadece seramik ve çömleklerde değil binaların yapımlarında da farklılıklar olmuştur. Artık duvarların alt sıraları Balkanlar’da olduğu gibi, ortostat adı verilen büyük boyutlu taşlarla desteklenmiştir. Bu bilgiler bize 7. Katman B2’de Balkan kökenli insanların yaşadığını göstermektedir. Bu katman da 7. Katman B1’de olduğu gibi yangınlar sonucunda yok olmuştur.

        Truva VIII Katman

        Sekizinci Katman Truva’daki Helenistik uygarlığın izleri milattan önce 7. yüzyıldan önceye gitmez. Kentin güney batısında ortaya çıkartılan ilk Helenistik yapıya Yukarı Temenos adı verilmiştir. Ortasındaki sunak taşıyla beraber bu duvar Helenistik döneme aittir. Temenos’un kuzeydoğu duvarı Helenistik dönemin rustik (yüzeyleri kaba pürüzlü taş bloklar) taş işçiliğinin güzel bir örneğidir. Bu sunak taşının batısındaki sunak ise Roma dönemine aittir. Aşağı Temenos adı verilen güneydeki kutsal alanda ise Helenistik döneme ait 2 adet sunak taşı vardır.
        Kentin güneydoğusunda, Helenistik dönemde inşa edilmiş olan en önemli yapı, Athena Tapınağı, bulunmaktadır. Homeros eserlerinde bu yapıdan bahsetmektedir. Büyük İskender zamanına ait olan bu yapı, onun komutanlarından biri olan Lysimakhos zamanında (milattan önce 323-281) yapılmıştır. Dor düzeninde inşa edilen tapınaktan bugüne sadece içindeki parçalarla birlikte kazılmış bir çukur gelmiştir. Truva Müzesinde bu tapınağa ait parçalar görülebilir.

        Truva IX Katman

        Dokuzuncu Katman Truva’daki kalıntılar Roma dönemine aittir. Afrodit’in oğlu ve Truva Savaşı kahramanı Aeneas’ın torunları olduğuna inandıkları için Romalılar, Truva’ya büyük bir önem vermişlerdir. Roma İmparatoru Jül Sezar (milattan önce 100-44) buraya adaklar sunmasına rağmen buradaki somut planları İmparator Augustus (milattan önce 63 – milattan sonra 14) gerçekleştirmiştir.
        Augustus döneminde birçok yeni yapının yapılmasının yanı sıra Athena Tapınağı’nın temenosu genişletilmiştir. Tapınağın dört bir yanı 80 metre yüksekliğindeki sütünlarla kuşatılmıştır. Bu yapılar yapılırken bir diğer yanda Altıncı Katman Truva’nın önemli yapıları ve Yedinci Katman Truva’nın evleri yıkılmıştır. Ayrıca Yedinci Katman Truva surunu kapatan Roma Surları bu dönemde inşa edilmiştir. Bu döneme ait bir diğer yapı ise tapınağın güneyindeki Anıtsal Giriş’tir. Athena Tapınağı ile surlar arasına birçok Roma yapısı yapılmıştır. Altıncı Katman Truva’nın ana girişinin doğusunda bulunan ve yarısı surların üzerine inşa edilmiş Bouleterion (Tiyatro B/Meclis Binası) ve Tiyatro C’de Roma dönemine ait yapılardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Kopmuşuz bizler o öz varlık olan manzaradan
Bahseder gerçi duyanlar o onulmaz yaradan.
Derler ki: İnsanda derin bir yaradır köksüzlük
Budur âlemde hudutsuz ve hazin öksüzlük. (Y. Kemal Beyatlı)