2 Ocak 2014 Perşembe

ANADOLU UYGARLIKLARI - LİDYA


Lidya



Batı Anadolu’da Menderes ve Gediz Irmakları arasında kalan bölgeye Lidya, orada yaşayanlara ise Lidyalılar denilmiştir. Hint-Avrupa kavminden olan Lidyalılar bu bölgeye doğudan gelmişlerdir. Lidyalılar, Hititlerin daha sonra da Frigyalılar’ın egemenliği altına girmiştir.
Lidyalılar’ın dili Hitit Dili ile benzerlik göstermektedir. Frigler’in yıkılmasıyla Lidyalılar milattan önce 680 yılında bağımsız bir devlet kurmuşlardır. İlk kralları Giges’tir. Başkentleri Sardes’tir. Bu o dönemin en büyük ve en zengin kentidir. Giges çok güçlü bir ordu kurup sınırlarını doğuda Kızılırmak’a kadar genişletti. Kimmerlere karşı yürüttüğü savaşlar sırasında Asurlular’la işbirliği yaptı ve Kral Yolu’nu Asur’a kadar götürdü. Milattan önce 585 yılında Medler’le barış yapılarak Kızılırmak Lidyalılar’la Medler arasında sınır oldu.
Lidyalılar parayı ilk kullanan medeyinet olmuştur. Parayı yapmak için altın, gümüş ve elektrolit kullanırlardı. Son kral Kroisos zamanı devletin en parlak ve en zengin dönemi olmuştur. Ancak Pers İmparatorluğu’nun ani bir saldırısı sonucunda bu zengin devlet, tarihe karışmıştır.

Lidya Dili

Lidya Dili’de, Luvi ve Hitit Dilleri gibi Hint-Avrupa dillerinin Anadolu alt öbeğine dahildir. Çünkü bu Dillerle Lidya Dili bir çok ortak özellik taşımaktadır. Ancak bazı araştırmacılar Lidya Dili’nin kendine has bazı özellikleri sebebiyle bu dili Anadolu dil ailesi içinde ayrı bir yere koymaktadır.
Lidya Dili’ndeki metinler ilk olarak milattan önce 7. yüzyılda kullanılan Lidya Sikkelerinin üzerindeki yazılardır. Lidya Krallığı’nın başkenti Sardes’teki kazılarda bulunan ve milattan önce 5 ve 4. yüzyıllardan kalan Lidya dilindeki metinlerdeki alfabe, Doğu Yunan alfabesinden türetilmiştir.
Lidya Dili milattan önce 1. yüzyıldan itibaren kullanılmadı ve ölü bir dil haline geldi.

Lidya'da Din
Lidyalılar’ın diniyle ilgili pek bir bilgi yoktur. Ancak İyonlar’ın etkisi altında kaldıkları bilinmektedir. Ana Tanrıça Kibele büyük bir saygı görmektedir. Uzun saçlı rahiplerin hadım edildiği dinsel törenlerde, kırbaçlarını, teflerini, zillerini ve saç buklelerini Kibele’ye sunarlardı. Ayrıca Lidyalılar Zeus, Apollo ve Artemis gibi Yunan tanrılarına taparlardı.
Lidyalılar kral ve asillerini Frigler gibi tümülüslere gömerlerdi. Tümülüslerdeki mezar odalarının güzel ve süslü mermerlerle kaplamaları, Lidyalılar’ın ölümden sonraki yaşama olan inançlarını göstermektedir. Bu mezarlar, başkent Sardes yakınlarındaki Bintepe yöresindedir.

SARDES
Batı Anadolu’da kurulmuş olan Lidya Krallığı’nın başkenti olan Sardes, günümüzde Manisa ili topraklarındaki Sartmustafa köyü yakınlarında bulunmaktadır.
Sardes, Tmolos Dağı’nın (Bozdağ) kuzey yamaçlarında ve Pakyolos (Sart) Çayı’nın kıyısında bulunmaktadır. Sardes’deki ilk yerleşimle ilgili hiç bir bilgi yoktur. Yapılan kazılarda bulunan seramikler Sardeslilerin Yunanistan kültürleriyle bağlantıları olduğunu göstermektedir. Sardes de diğer Doğu Akdeniz kentleri gibi düşman saldırısı sonucunda Tunç Cağı’nın sonlarında yıkılmıştır. Trak göçlerinin bir sebebi olarak meydana gelen bu olay sonucunda buradaki hakimiyet Atys hanedanından Atyadlardan Heraklidere, milattan önce 687’de de Mermnad hanedanına geçti. Bu olaylardan sonra Sardes büyüdü ve ününü dünyaya duyurdu. Kimmerler bu kenti milattan önce 7. yüzyılda üç kere yıktı yaktı. Ancak bir kayalığın üzerindeki akropol Kimmerler’in eline geçmedi. Bu saldırıların atlatılmasından sonra Kral Alyattes ve oğlu Kroisos (Karun) zamanında bu kent en zengin zamanını yaşadı ve Önasya’nın en önemli metropollerinden biri oldu. Milattan önce 547/546’da Persler, Karun’u yenerek kenti ele geçirdi. Burayı satraplık merkezi yaptı ve böylece Lidya Devleti sona erdi.
Sardes’de milattan önce 6. yüzyılda yapılmış altın işleme atölyeleri bulunmaktadır. 20 metreye 25 metre boyutlarındaki bu yapıda Paktolos Çayından çıkarılan altınlar işlenir, sikke basılırdı. Ayrıca bu atölyelerin yakınında kuyumcu dükkanları bulunurdu.
Buradaki akropolün milattan önce 8. yüzyıla kadar gittiği bilinmektedir. Ancak bugüne gelen kısmı Bizans döneminden kalmadır.

KROİSOS ( Krezus,Karun )
Lidya’nın zenginliğiyle ün yapmış Kroisos milattan önce 560 ile 546 yılları arasında hüküm sürmüştür. İyonya’da Yunanlıları yenmiştir. Ancak Perslere yenilip onların egemenliğine girmiştir.
Mermnad hanedanından gelen Kroisos, babası Alyattes’ten sonra tahta geçmiştir. Kroisos, Batı Anadolu’daki Ephesos’u (Efes) ve diğer kentleri alarak İyonya’nın fethini gerçekleştirdi. Donanması olmadığı için adalara saldıramadı. Bunun yerine bu adalarla ittifak kurdu.
Git gide güçlenen Pers İmparatorluğu Lidya’ya karşı bir tehdit oluşturdu. Bu tehdite karşı Kroisos, Babil’lilerle itifak kurdu. Ayrıca Mısır ve Sparta’dan askeri destek aldı. Kappadokia’ya Pers’lerden önce saldırdı. Pteria’daki iki tarafında kazanamadığı savaştan sonra yeni, güçlü bir ordu kurmak için Başkent Sardes’e döndü. Ama onu izleyen Pers İmparatoru Kyros, ani bir saldırı ile Sardes’i ele geçirdi.
Kroisos’un durumu hakkında farklı farklı bilgilere sahibiz. Yunan şair Bakhylides, Kroisos’un kendini bir cenaze ateşinde yakmak istediğini, ancak yakalandığını yazar. Heredot ise Kyros’un Kroisos’u canlı olarak yaktırmak isteğini ama Tanrı Apollo’nun onu kurtardığını ve daha sonra Kyros’un ardılı II. Kambyses’e eşlik ettiğini yazar. Kteisas ismindeki bir Pers hekim ise Kroisos’un Kyros’un kontrolüne geçtiğini ve Media’daki Barene valiliğine getirildiğini yazar. Ancak en ünlü söylenti, Kroisos’un Atina’lı yasa koyucu Solon’la buluştuğudur. Heredot’un yazdığı bu hayal ürünü buluşmada, Solon Kroisos’a mutluluğun parada değil, iyi talihte olduğunu öğretmiştir.

Paranın İlk Defa Kullanılması
Milattan önce 7. yüzyıla kadar insanlar ticarette değiş tokuş yaparlardı ve değiş tokuş yaptıkları şeylerin arasında sığır, taş gib taşınması zor olan şeyler vardı. Lidya’lılar milattan önce 7. yüzyılda ticarette kullanılacak ve kolay taşınabilir bir değiş tokuş aracı olan parayı bulmuşlardır. O zamanki paralara sikke adı verilmiştir.
Sikkeler devletler tarafından damgalanarak resmiyeti garantilenmiştir. İlk Lidya sikkeleri gümüş ve altının karışımından meydana gelen elektrondan yapılmıştır. Kroisos zamandında sikkeler ilk defa ayrı ayrı altın ve gümüş olarak basılmıştır.
Sikkelerin madenden yapılması sebebiyle kağıt paradan üstündür. Kağıt paranın maddesinin bir değeri yoktur. Değerinden farklı olarak daha da kullanışlıdır. Bu sebeplerden dolayı sikkeler kağıt paradan daha fazla tercih edilmiştir.
Para ya da sikke eritilmiş metalin düz bir yüzeye dökülerek yapılıyordu. Altları düz olan bu metallerin üst tarafı yuvarlak oluyordu. Bunu düzeltmek için çekiçle vuruluyordu. Bu işlemin para üzerinde iz bıraktığı anlaşılınca, bu izlerin düşük değerli veya sahte para basmayı engelleyebileceği fark edildi. Bunun üzerine hükümdarın veya devletin işareti bu paraların üzerine işlenerek değiş tokuş değeri devlet tarafından resmen onaylanmış oldu.

LİDYALILAR'IN YIKILIŞI
Lidyalılar Kral Kroisos zamanında zenginleşip güçlendi. Ancak onların güçlendiği sırada Doğu’da Pers İmparatorluğu da güçlenmekteydi ve Lidya Devleti için bir tehdit oluşturmaktaydı. Pers İmparatorluğu’na karşı Kroisos Babillilerle bir ittifak oluşturdu. Babillilere ek olarak Mısır ve Sparta’dan askeri destek aldı.
Doğu’dan ilerleyen Persler’den önce Kappadokia’yı ele geçiren Kroisos önderliğindeki Lidya ordusu daha sonra, Pteria’da Persler’le bir savaş yaptılar ve iki orduda zafer kazanamadı. Bu savaş sonrasındadaha güçlü bir ordu kurmak isteyen Kroisos başkent Sardes’e döndü. Ama onu izleyen ve Adalar (Ege) Denizi’ne çıkmak isteyen Pers İmparatoru Kyros, ani bir saldırı ile Lidyalılar’ı mağlup etti ve zengin Lidya Devleti son buldu.

EGE TÜMÜLÜSLERİ
Ege tümüslerinin yüksekliği o mezardaki kişinin önemine göre değişir. Sardes’in kuzeyindeki Bintepe’de yüzlerce bulunan tümülüslerden üç tanesi olağanüstü boyutlarıyla diğerlerinden ayrılır. Bu tümülüsler Alyattes, Giges ve Ardys’e aittir.
Buradaki mezar odaları Frig Tümülüslerinden farklı olarak ahşaptan yapılmıştır. Ege Tümülüslerinin bazılarında dromos (ön geçiş) vardır. Bazılarında ise yoktur. Olmayanlarda ceset tavandan mezar odasına sokulmuştur. Mezar odalarının boyutlar hep aynıdır. Ancak üzerine örtülen toprak miktarı farklı farklıdır ve önemlidir. Kişinin önemine göre toprak miktarı artıyordur.
Ölümden sonra yaşama inanan Lidyalılar, mezar odalarını ölülerin konutları olarak görürlerdi. Bunun için soyluların gerçek hayatlarını geçirdikleri yerlerden çok mezar odalarına önem verirlerdi. Mezar odasına giriş arazinin açık ve geniş olan yerine göre değişir.

LİDYALILAR
Batı Anadolu’da Menderes ve Gediz Irmakları arasında kalan bölgeye Lidya, orada yaşayanlara ise Lidyalılar denilmiştir. Hint-Avrupa kavminden olan Lidyalılar bu bölgeye doğudan gelmişlerdir. Lidyalılar, Hititlerin daha sonra da Frigyalılar’ın egemenliği altına girmiştir.
Lidyalılar’ın dili Hitit Dili ile benzerlik göstermektedir. Frigler’in yıkılmasıyla Lidyalılar milattan önce 680 yılında bağımsız bir devlet kurmuşlardır. İlk kralları Giges’tir. Başkentleri Sardes’tir. Bu o dönemin en büyük ve en zengin kentidir. Giges çok güçlü bir ordu kurup sınırlarını doğuda Kızılırmak’a kadar genişletti. Kimmerlere karşı yürüttüğü savaşlar sırasında Asurlular’la işbirliği yaptı ve Kral Yolu’nu Asur’a kadar götürdü. Milattan önce 585 yılında Medler’le barış yapılarak Kızılırmak Lidyalılar’la Medler arasında sınır oldu.
Lidyalılar parayı ilk kullanan medeyinet olmuştur. Parayı yapmak için altın, gümüş ve elektrolit kullanırlardı. Son kral Kroisos zamanı devletin en parlak ve en zengin dönemi olmuştur. Ancak Pers İmparatorluğu’nun ani bir saldırısı sonucunda bu zengin devlet, tarihe karışmıştır.

KRAL GİGES
Lidya kraliyetinin üçüncü hanedanı olan Mermrad Hanedanlığı’nın kurucusu olan Kral Giges milattan önce 680 ile 644 yılları arasında hükümdarlık yapmıştır. Onun döneminde Lidya Devleti gitgide güçlendi ve yayılmacı bir politika izledi. Giges, Lidya Kralı Kandaules tarafından Kapadokia’ya sürgüne yollanan Dascylus’un oğludur. Kandaules Dascylus’u sürgünden geri çağırdığında, Dascylus kendisinin yerine oğlu Giges’i krala yollamıştır.
Kral Giges’in yükselişi hakkında farklı yazarlar farklı hikayeler anlatmıştır. Şamlı Nicolaus’a göre, Giges Kandaules’in gözüne girip, kralın önemli bir adamı olmuştur. Kandaules, Giges’e müstakbel eşi Misya (Çanakkale yöresi) hakimi Arnossus’un kızı Tudo’yu kendisine getirmesini emrettmiştir. Ama Giges,Tudo’yu getirirken ona aşık olmuştur. Tudo bunu Kral Kandaules’e söyleyince, Kandaules Giges’i öldürme emri vermiştir. Ancak bunu öğrenen Giges bir gece başarılı bir suikast ile Kandaules’i öldürüp tahta geçmiştir.
Heredot’un yazdıklarına göre, Kral Kandaules eşi soyunurken Giges’in de onu izlemesini istemiştir. Buna öfkelenen Kraliçe öcünü almaya yemin etmiştir. Kraliçe Giges’e ya kralın ya da kendisinin ölmesi gerektiğini söylemiştir. Ancak Giges kararı verme hakkını Kraliçe’ye vermiştir. Kraliçe de kralı öldürmeye karar vermiştir. Bir gece Giges’i gizlice odasına alıp, verdiği bıçakla Kral Kandaules’i öldürtüp Kraliçe ile evlenip Kral olmuştur.
Plutarch’a göre ise Karya muhafızı Milaslı Arselis’in destekleriyle Giges tahta geçmiştir. Eflatun’un anlattıkları Heredot’unkiyle benzerlikler taşımaktadır. Eflatun’un Devlet’te anlatıklarına göre, Giges bir çobandır ve bir gün bir mağarada büyülü bir yüzük (GigesYüzüğü) bulmuştur. Bu yüzük ona görünmezlik gücü vermiştir. Bu yüzükle birlikte saraya gidip kraliçeyi görünmezlik gücüyle baştan çıkartıp, onun yardımlarıyla kralı öldürüp, Lidya Kralı olmuştur.
Bütün bu hikayelerde Oracle’ı (Delfi kahinleri) doğrularcasına Giges’in sivil bir hamle ile kralı öldürerek tahta geçmesi anlatılmaktadır.
Giges zamanındaki en büyük buluş Paktolos Nehri’nde (Sart Çayı) bulunan altını işlemesiydi. Bu işlediği altınların 6 kazanını, ki bu altınların bugünkü değeri 13 milyon dolardır, kendi propagandasını yapmaları için Oracle’a hediye olarak sunmuştur. Bu parayı alan kahinler, Giges’in kral olma davasını haklı bulup, Asya Yunanlılar’ı arasında propaganda yaparak Giges’e arka çıktılar. Gigeshanedanlığının güçlü olacağını ancak tahtı zorla ele geçirdiği için beşinci nesilinde tahtı kaybedeceklerini söylemişlerdi.
Kahinlerin entrikalarına rağmen bu kehanet doğru çıkmıştır. Giges’in 4. nesilden torunu Kroisos kahinlerin yanlış bir kehaneti sonucunda Pers İmparatorluğu’na mağlup olup Lidya Devleti yıkılmıştır.
Giges kendine bağlı kişilerden kurulu bir krallık kurup, güçlü bir ordu yaratmıştır. Troad ve Colophon Yunanlılar’dan alınmıştır. Smyrna (İzmir) kuşatılmış ve ittifak sağlanmıştır. Ayrıca Ephesus (Efes) veMiletus’in (Milet) içlerine kadar girilmiştir.
Giges Anadolu’yu yıkan Kimmerler’e karşı defalarca zafer kazanmıştır. Ancak Sardes’in yakınlarını elegeçiren Dugdamme kontrolündeki Kimmerler tarfından mağlup edildi ve öldü. Giges’in yerine oğlu II.Ardys geçti.
Birçok kutsal araştırmacı Giges’in kutsal Yecüc’ün sureti olduğuna ve Hezekiel’in kitabında, Kuran’da, İncil’de ve vahiy kitaplarında geçen Mecüc’ün kralı olduğuna inanır.

1 yorum:

  1. allah aşkına uygarlıkların kralicesini ariyoruz okadar çok yazı içinde bir tane kraliçe adı vermedin iz hiç bir uygarlığın kraliçe adları yok nasıl tarihcisiniz siz ya

    YanıtlaSil

Kopmuşuz bizler o öz varlık olan manzaradan
Bahseder gerçi duyanlar o onulmaz yaradan.
Derler ki: İnsanda derin bir yaradır köksüzlük
Budur âlemde hudutsuz ve hazin öksüzlük. (Y. Kemal Beyatlı)