21 Ağustos 2015 Cuma

Yabancı Lider ve Fikir Arayışları (Genç Yazar ALİ BODUR YAZDI )

Türk milletinin tarihi başlangıcından, yakın tarihine kadar lidersiz hareket etmediği ve her daim bir lider arayışında olduğunu bilmekteyiz. Ancak lider arayışları ve buna bağlı olarak ideoloji çığırtkanlığı yapanların; laiklik, özgürlük ve demokrasi söylemlerini, neden kendi vatan topraklarına uygun zeminde icra edemezler ve neden her daim ‘’milli irade’’nin desteğini alamazlar. Bu soruları sormak, araştırmada bulunmak ve kendimizi ifade edecek yazılar kaleme almak çok zor olmasa gerek. Ayrıca cevap bulması gereken çelişkili mevzular.
           
1946 yılında çok partili hayata geçilmesiyle beraber Türkiye’de o dönemin kuşağı açısından anormal durumların başlangıcı olmuştur. 1950 seçimleri ile Demokrat Parti’nin iktidara gelmesi, senelerin vazgeçilmez tek partisi kendisini istenmeyen olarak gördü. Buna bağlı olarak artık ‘’sözde’’ aydınların, halka söz söyleme vakti gelmişti. 1950 seçimleri sonrası ve 1960’dan sonraki yıllar içerisinde gittikçe artan, ‘’İlerici’’ ve ‘’Devrimci’’ elit kitleler basın yayında etkili olamaya başladı. Ama bunlardan milli olan bir meseleye dair matbuatta kalem oynatmak gericilik olarak görülmüştür. 1961 yılında Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel Türk Ocakları’na karşı ‘’sol kanat’’ baskısını arttırmış iken binasını geri vermiş ve ‘’Türk’ün Ocağı Söndürülemez’’ demiştir. Türk Ocağı iman ve kudret kaynağı olması nedeniyle devrin şartlarında ‘’sol kanat’’ tarafından taarruza maruz kalmıştır. Öyle ki bu Ocak; milli mefkûre örneği, vatanın buhranlı yıllarında kurtuluş ışığı ve gerçek ‘’ilmi milliyetçiliğin’’ kaynağı idi.
           
Bizce Türk Ocakları, Cumhuriyet öncesi ve sonrası milli lider kaynağı olmuş, gerçek aydınların yetişmesini/var olmasını sağlamıştır. Yine gençliğin milli mefkûre, iman ve kudret kaynağı olmuştur.
              
Osman Turan’ın Vatan’da Gurbet adlı eserine Nakışlar Yayınevinin O’nun şahsına yaptığı takdimde; ‘’Bazıları büyük olarak doğarlar, bazıları sonradan büyüklük kazanırlar, birçokları da zorla büyük yapıtılar.’’ cümlesindeki ilk dört kelime, O’nun şahsına atfedilmiş ki öyledir.
           
Yine bu cümleden yola çıkarak; günümüzün sözde aydınları bu ülkenin milli hislerini yansıtan hiçbir kalemi örnek almak amacı gütmemiştir. Dışarıdan gelen Rus esintileri ve buna bağlı olarak devrimci, protestocu fikirleri sahiplenmiştir. Yabancı liderleri ‘’zorla büyük yapma’’ girişiminde bulundular ve gençliğe böyle yansıttılar. Günümüz gençliğinin buhranlar içerisinde bulunması; aileden başlayarak milletine ve devletine karşı eylemci tutumlarda bulunmasında yabancı liderlerin, yabancı fikirlerinin bizdeki sözde aydınlar tarafından gençliğimize aşılanması yatmaktadır. Her mesele kolay gelirken, ‘’milli olmak’’ gençliğe zor gelmektedir. Acaba diyorum… ‘’milli olmak’’ için; inanç, inanma ve ahlak mefkûreleri zor mu geliyor?
          
Halk için mücadele derken halktan uzaklaşmanın ve ona yabancı fikirler aşılamanın amacı nedir? Türk Milleti; millet kavramı gereğince, milli olan liderler ile varlığına devam edecektir.  Türk-İslam tarihi, sözün özü olarak bize liderlerin hangi vasıflarını taşıdığı göstermiştir. İslamiyet ve Türklük kaynaşmış, birbirlerinin varlığını devam ettirmiş, İslamiyet’ten önce nasıl liderler çıkardık ise sonrasında aynı doğrultu da inancına kudret ve yeni mefkûreler ekleyerek yeni liderler çıkardık…




http://www.genclikkursusu.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Kopmuşuz bizler o öz varlık olan manzaradan
Bahseder gerçi duyanlar o onulmaz yaradan.
Derler ki: İnsanda derin bir yaradır köksüzlük
Budur âlemde hudutsuz ve hazin öksüzlük. (Y. Kemal Beyatlı)