18 Şubat 2015 Çarşamba

YENİÇERİ TAİFESİNİN İLK DEFA BOZULMASI NE YÜZDEN OLDUĞU BEYAN OLUNUR


YENİÇERİ TAİFESİNİN İLK DEFA BOZULMASI NE YÜZDEN OLDUĞU BEYAN OLUNUR
Saadetlü, haşmetlü, dinin dayanağı padişah hazretlerinin nüktedan anlayan mübarek tabiatlarına gizli olmaya ki, yeniçeri Ocağı’na yabancı girmesi 1503 tarihinden beri olmuştur. Sebebi bu olmuştur ki;
1503 senesinde çok ulu ataları Sultan Mehmet Han hazretlerinin düğünleri olup, iki ay kadar gece ve gündüz devam edip, etraftan hadsiz ve hesapsız halk toplanmıştı.Halkın kalabalığı o derce arttı ki, bir çok adamlar öldü mani olmaya çare olmadı.Beziryağı ile yağlanmış tulumlar peyda edüp halkı sıkışıklıktan men etmek içün o tulumlarla halka hücum ettikçe halk bir miktar aralandı.Padişahın düğünü tamamlandığı vakit , halkı eğlendiren taifeye ihsanda bulunmak lazım gelince hepsi yeniçerilik isteyip, başka bir şey istemediler.Padişah tarafından isteklerine müsaade buyurulup, o tarihte yeniçeri ağası olan Ferhat Ağa’ya emir olundu.Adı geçen ağa dahi ocak ağaları ile konuşup , hepsi de “ böyle olursa ocağımıza yabancı ve tanınmış kimseler girer.Ocakta yürürlükte olan kanun ve kaide elden gider.Devlet-i Aliyye’ye bunun zararı olur” diye razı olmadılar.Sonra sonunu düşünmeyen bir kısım nedimler, yakınlar, alemin sığınağı padişah hazretlerine rica ve ısrar ettiler.Bunun üzerine padişah tarafından tekrar emrolundu.Adı geçen Ferhat Ağa, yine kabul etmeyip, azlolunmayı kabul etti.Yerine ağa olan Yusuf Ağa “ağa çırağı” adı ile o taifeyi ocağa sokup, bir bidat meydan getirdi.
Sonra Aksaraylı Mehmet Efendi adlı Yeniçeri Katibi (sipahi oğlu) adı ile bir bid’at de meydana çıkardı.1620 tarihinde Yeniçeri Ağası olan Mustafa Paşa (Becayiş) adı ile bir bid’at daha icat edip , bu yol ile Yeniçeri Ocağı’na su koydular.Ocağın parlaklık ve güzelliği gitti.İçlerinde yürürlükte olan kanun battı.Karmakarışık oldu.İhtiyat ve işten ve güçten kalmış olandan başkası oturak olmak kanuna aykırı iken , şimdi taze ve vücudu kuvvetli olanlardan on binden fazla korucu ve oturak meydan çıktı.Müslüman Beytü’l-Malı bu suretle telef oldu.
Çavuşlar evvelce üç nefer iken şimdi kırk-elli kadar çavuş peyda olup, seraser kuşanan mumcular taifesi yüzden fazla olup, her biri bir oda isteğindedir.Bu sebepten her sene bir-iki silsile olup , gün görmüş ve ocak ahvalinden haberi olan, alaylar ve taburlar bozup, kaleler fetheden kethüdaları emekli eylediler.Velhasıl dünya iaşesi için kimi azl, kimi tayin olunup, birçok layık olanları oturak edip, yerine layık olmayanları getirip, işlerinde değişiklik eksik olmaz oldu.Birini yayabaşı ve yahut bölükbaşı ettiklerinde biner ve ikişer bin kuruşlarını alıp, suçu sabit olmayan birçok emektar iş görmüş adamları sebepsiz yere kaldırıp, ahval bilmez, zaman görmemiş, alemin acısını, tatlısını çekmemiş, nice tazeleri yerlerine getirip, ocağı harap ve yebab ettiler.Her zümreye, adı geçen tarihten beri milleti ve mezhebi bilinmeyen şehir oğlanı, Türk, Çingene, Tatar, Kürt, ecnebi, Laz, Yörük, katırcı, deveci, hamal, ağdacı, yolkesen, yankesici ve diğer çeşitli kimseler katılıp, usul ve kaideler bozuldu.Kanun ve kaide kalktı.O cihetten kötülük, kavga, fitne ve fesat alemden eksik olmayıp düzen bozuldu.Eğer bu çeşit dirinti asker ile din ve devlete layık bir iş görmek mümkün olaydı geçmişteki padişahlar -Allah delillerini nur eylesin- memuriyetleri, zeamet ve tımarı layık olana ihsan etmezlerdi. Ve kul taifesine her sene bunca hazine verilmezdi.Ancak sefer-i hümayun olunca çeşitli cins kimselerden bir-iki yüz kadar asker peyda ve tedarik ederlerdi.Hizmetlerini ifa  edince terzi olan terziliğine, bakkal olan bakkallığına, atar olan atarlığına gidip, her biri sanatları ile meşgul olurlardı.
Fakat bu çeşit asker, asker değildir.Hatta merhum ve Allah’ın bağışlamasına kavuşmuş olan Sultan  Selim Han -Rahmet ve Allah’ın rızası üzerine olsun- hazretleri, Halep, Şam, Mısır, Kahire’yi fethettikleri vakit, seferde etraftan para yetişmeyip, bir miktar sıkıntı olunca mal defterdarı olan kimse bir bezirgandan altmış bin temiz para borç alarak onula sıkıntıdan kurtulundu.Sonra etraftaki memleketlerden mal ve hazine gelince adı geçen borcun ödenmesi için bezirganı davet etti.Altmış bin floriyi bir kerede teslim edince bezirgan söze başlayıp:
“Padişahın devlet-i aliyyesinde mal ve menalim hadden aşırıdır ve dünyada bir oğlumdan başka bir kimsem yoktur.Verdiğim altmış bin flori tamamen mirinin olsun.Hemen oğluma padişah devletinde iki akçe cebecilik ihsan olunsun” diye küçülerek yalvarınca bezirganın bu ricası, devletli padişah katına arz olundu.Padişahın fermanı şöyle çıktı:
“Ulu atalarımın ruhu için hepinizi katlederim.Fakat herkes Haremeyn-i şerifeyn fatihi Sultan Selim Han, bir bezirganın malına tamah edip, bahane ile onu katletmiş ve birkaç vezir ve defterdarını da günahsız katletmiş diye yayılır, ondan kaçarım.Yoksa hepinizi gazap kılıcıma lokma ederdim.Tiz bezirganın parasını verin ve bu çeşit kötü şeyi bundan sonra bana bildirmen.İçinizden her kim benim temiz askerlerim arasına yabancı sokmaya çalışırsa dünyadan ahirete imansız gidip, cehennem ateşinden kurtulmasın” diye beddua etti.Ve o bezirganın altmış bin florisini o anda geri verdirdi.
Şimdi altmış bin değil, altmış bin floriye altı cebeci alırlar.Ya alem nice mamur olmasın? Ya para ve hazine nice yetişsin? Asker, baba ve atadan alanlardır.Ocak ve ocak-zadelerdir.Bakkal çakal ile iş bitmez.
Velhasıl, eski zamanda İslam askeri az, öz, temiz ve disiplinli iken her ne tarafa yönelse Allah’ın emriyle fetih ve zafer görünüp, İslam’ın şevketi ilerlemekte idi.Şimdi başka asker kalmayıp, kulluk, ulufeli kula kalıp, aleme fesat tohumu ekildi.Bu iki taife hadsiz hesapsız iken yine bir iş görülmez ve bir iş sona erdirilemez.İstedikleri zaman sefere giderler. İtaat yok.... Padişahtan korku yok.İslam askeri böyle mi olur?. Bunlarla yakından meşgul olmak zamanımızda farz-ı ayndır.
Baki ferman padişahımındır.
KOÇİ BEY RİSALESİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Kopmuşuz bizler o öz varlık olan manzaradan
Bahseder gerçi duyanlar o onulmaz yaradan.
Derler ki: İnsanda derin bir yaradır köksüzlük
Budur âlemde hudutsuz ve hazin öksüzlük. (Y. Kemal Beyatlı)