Sinanüddin Fakih Yusuf Paşa, 1349-1364 döneminde Osmanlı İmparatorluğu başvezirliği yapıp Orhan Gazi'nin son, I. Murat'ın ilk veziridir.
Sinanüddin Fakih Yusuf Paşa'nın hayatı hakkında bilgiler çok sınırlıdır ve hatta Osmanlı devleti vezirliği yapıp yapmadığı hakkında bile tarihçiler arasında biraz belirsizlik bulunmaktadır.
Sinanüddin Fakih Yusuf Paşa'nın Osmanlı veziri olarak ismi klasik geleneksel Osmanlı tarih listelerinde bulunmamakdadır. Fakat 20. yüzyılın başta gelen Türk tarihçilerinden İsmail Hakkı Uzunçarşılı ve İsmail Hâmi Danişmend inandırıcı belgeler ve nedenler göstererek Sinanüddin Fakih Yusuf Paşa'nın 1349-1364 döneminde Osmanlı devleti vezirliği yaptığı tezini iddia etmişlerdir.
Bu iddiaya kanıt olarak şu nedenleri göstermişlerdir:
- Orhan Gazi tarafından bir askeri komutana verilen Haziran 1370 tarihli bir temliknamede "Sinaneddin el-Fakih" ismi bulunmaktadır.
- Yine Orhan Gazi'ye ait olan 1360 tarihli vakfiye belgesinde "Mecduddin İsa'nin oğlu sadi-ul kebir Muslihhidin Musa'nın oğlu olup Sinan Paşa" diye tanınan bir kişinin "Sinaneddin Yusuf" ile ayni kişidir ve bu kişi vezir olmuştur.
- Uzunçarşılı'nın bildirdiğine göre, Nuruosmaniye Kütüphanesi'de bulunan 1078 kayıt nolu, şeyhülislam ve tarihçi İbn-ul Kemal (1468-1536), tarafından hazırlanmış yazma tarih kitabında Sinan Paşa'nın ilmiye sınıfı mensubu olduğu ve Orhan Gazi'nin veziri olduğu belirtilmektedir.
- İlk Osmanlı tarihçilerinden olan Nesri'nin yazma tarih kitabinda Orhan Gazi döneminde bilginlerin ve sufilerin refaha kavuştuklarınıh ve Mevlana Sinan'ın kendine verilen ihsanla nedeniyle Sinan Paşa olarak anıldığının belirtilmesi.
Uzunçarşılı-Danişmend tezi kabul edilirse. Sinaneddin Fakih Yusuf Pasa 1349-1364(?) döneminde vezir olan kişidir. Dedesinin adı Mecduddin İsa ve babasının adı Muslihhidin Musa'dır. "Sadi ul-kebir" ifadesi Ahilerin reislerine verilen lakap olduğundan, babasının Ahi reislerinden olduğu anlaşılmaktadır. Uzunçarşılı ayni ifadenin kendine de verildiğini iddia edip kendinin de Ahi reislerinden olduğunu ifade etmektedir; ama "Sadi ul-kebir" lakabının sadece dedesine ait olduğuna işaret edilip hendinin da Ahi reisi olduğu şüphelidir.İlmiye sınıfına ait olduğu belirtildiği için bir medrese eğitimi gördüğü kabul edilmektedir. "Fakih" olarak isim yapmıştır. Mevlana olarak bilinmesi dolayısıyla bir tarikat şeyhi ve hatta "mevlevi tarikatı"'nın takipçisi olasılığı bulunmaktadır. Fakat Taşköprüzade'nin "Sekik" adlı alimlerinin hayatlarını inceleyen klasik biyografi kitabında verilen Orhan Gazi ve I. Murat donemleri alimleri listesinde ismi bulunmamaktadır. Nesri'nin belirttiğine göre gerçekten "paşa" olmadığı ama servetinin bolluğu dolayısıyla "paşa" lakabı ile anıldığı çok muhtemeledir. Bu nedenle bir ilmiye alimi yerine, "vezirliğe" yükselen bir servetli bir siyaset adamı olduğu kabul edilebilmektedir.
Muhtemelen ölümünden sonra kazasker Çandarlı Kara Halil Paşa vezir olmuş ve Osmanlı Devleti idaresinde Çandarlılar dönemi başlamıştır.
- ^ Uzunçarşılı, İsmail Hakkı (1967, 2003 8.baskı) Osmanlı Tarihi I. Cilt: Anadolu Selçukluları ve Anadolu Beylikleri Hakkında bir Mukaddime ile Osmanlı Devleti'nin Kuruluşundan İstanbul'un Fethine Kadar, Ankara:Türk Tarih Kurumu s.582 ISBN 975-16-0011-1.
- ^ Danişmend, İsmail Hâmi, (1947) İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi , İstanbul:Türkiye Yayınevi C.I s.562.
- ^ Özen, Şükrü (1999), Yaşamlarıyla ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ansiklopedisi C.2 s.688 İstanbul:Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık A.Ş. ISBN 975-0800710
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Kopmuşuz bizler o öz varlık olan manzaradan
Bahseder gerçi duyanlar o onulmaz yaradan.
Derler ki: İnsanda derin bir yaradır köksüzlük
Budur âlemde hudutsuz ve hazin öksüzlük. (Y. Kemal Beyatlı)