16 Şubat 2015 Pazartesi

Halil İnalcık / Osmanlı ve Avrupa

Halil İnalcık / Osmanlı ve Avrupa

Osmanlıların Bizans'ı ve Batı dünyasını 1302'lerden başlayarak tehdit etmesi, Avrupa'da İslamiyet'e ilginin artmasına yol açtı.Moğol idaresi altına giren Bağdad'da Dominiken tarikatı yerleşme imkanı buldu.Dominiken rahiplerinden Riccoldo Arapça öğrendi.Kuran'ı Latinceye çevirdi.Bu metin Bizans'ta ve İtalya'da İslamiyet üzerine başlıca kaynak oldu.

1453-1553 yıllarında Avrupa'da Osmanlı Devletin'den hem korkuluyor, hem de Osmanlı devleti askeri ve siyasi kurumları taklit edilerek bir üstün sistem gibi algılanıyordu.

Luther, Kur'an'ı Latince tercümesinden okuyup incelemiştir.1530'da yayımladığı, Libellus de ritu et moribus Turcorum adlı risalesinde Martin Luther, Türkleri Hristiyanlarla kıyaslayarak, onları alçak gönüllü, yaşmında sade ve karakterli bulur ve der ki, Doğu Avrupa'da köylüler o kadar kötü koşullar altında yaşamaktadır ki, Türkleri adeta kurtarıcı olarak karşılamaktadırlar.Kanuni Sultan Süleyman, Luther'i bir Alman elçisi vasıtasıyla Türkiye'ye çağırdı.Fakat 1532'de Osmanlılar Avrupa'yı yakından tehdit edince, Luther bir Alman ve Hristiyan olarak, Türkleri "şeytanın hizmetkarları" ilan etti ve tüm Hristiyanları onlara karşı savaşa çağırdı.Buna rağmen bir çok Lutherci vaiz, Türk himayesindeki Macar topraklarında serbestçe yeni mezhebi vaaz etmekteydiler.O zaman bir Alman yazarı,Poul Anderbach; ibadet özgürlüğü inancın bireye aidiyeti ve başka benzerlikler yüzünden Lutherciliği İslam'a yakın buluyordu.

Roma İmparatorlarının varisliğini benimseyen ve Roma'yı fethetmeyi planlayan, Kayser-i Rum unvanıyla övünen Fatih Sultan Mehmed'in Yunan-Latin geleneğini benimsediği ve İtalya hümanist prensiplerine öykündüğü iddiasını ne nedereceye kadar savunmak mümkündür?Fatih'in sarayında Yunanca ve Latince eserlerden bir kütüphane kurduğu, hümanist Criaco d' Ancona'yı ve Amuritzes gibi Rum alimlerini sarayında saygıyla misafir ettiği, İtalya'ya kaçmış olan Rum alimlerini İstanbul'a çağırdığı tarihsel bir gerçektir.Papa II.Pie'nin Fatih'e Hristiyan olursa Roma İmparatorluğu ünvanına meşru olarak sahip olabileceği hakkındaki mektubu, Epistola ad Muhametem doğrudan şahsına gönderilmemiş olsa bile, Fatih'in okuması için yazılmış olduğuna kuşku yoktur.Fatih'in Rum Patirik'inden Hristiyan dini esaslarını özetleyen bir risale yazmasını istediği de doğrudur.

Kontaninopolis sahibi olarak Fatih, Roma İmparatorluğu'nun meşru sahibi olduğunu iddia ediyor ve ömrünün sonlarında İtalya'yı istila için Güney İtalya'da bir köprübaşı oluşturuyordu.Son yıllarda Gentile Bellini'yi Venedik'ten sarayına çağırmış, portresini yaptırmış,yeni saray duvarlarına İtalya saraylarındaki gibi freskolar çizdirmiştir.Ancak Fatih'in hümanizimle ilgisini sadece siyasi hedefleri için bir araç olarak kullandığı doğru olmamalı.Onun sarayda, Müslüman ulemayı haftalık toplantılara çağırdığı ve huzurunda yüksek din felsefesi üzerinde tartışmalara başkanlık ettiği unutulmamalıdır.Doğru, Osmanlı ulemeasından hiçbiri hümanizme onun kadar ilgi duymamıştır.Belki o Hrisiyan ve İslam Halklarını ve kültürlerini kucaklayan, fakat onların üzerinde Roma İmparatorluğu'nu ihya etmeyi tasarlıyordu.


Alıntı:Halil İnalcık, Rönesans Avrupası sf.300
Resimde ki Yazı: Katolik Olacağına Türk Ol

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Kopmuşuz bizler o öz varlık olan manzaradan
Bahseder gerçi duyanlar o onulmaz yaradan.
Derler ki: İnsanda derin bir yaradır köksüzlük
Budur âlemde hudutsuz ve hazin öksüzlük. (Y. Kemal Beyatlı)