Türk mitolojik dünya modelinde yeri yaratan, hayat veren ve koruyucu başlangıç gibi işlevlerle tanımlanan, bazen Ulu Ana, İlahi Ana ve Kan Nine gibi adlarla anılan, bolluk ve bereketin koruyucusu ve toprağın iyesi olup, doğanın başlangıcını da temsil eden mitolojik bir bütüncül.
Dünyanın başlangıcıyla ilgili ortaya atılan kuramlardan birine göre, yer çarpan bir kalp gibi kah daralıp, kah genişlemektedir.Yani yer, bütün parçalarının birbiriyle bağlı olduğu canlı bir varlık gibidir. Yer yaratılışın nüvesidir.Eski mitolojik geleneklerde de yer, kozmolojide kabul edilen şekliyle canlı olarak düşünülmüştür. Onun çeşitli şekillerde korunan dini değeri de bu yüzdendir. Yer sözcüğünün Türklerdeki zengin anlamı bu bakımdan dikkat çekicidir.Türklerle ilgili bilgiler veren eski Çin toynaklarından da anlaşıldığı üzere, ülkeyi koruyan ruh, dağ ve yer ruhudur. Oldukça geniş bir şekilde yayılan bu motif, çok eski olması dolayısıyla, en arkaik çizgilerini doğal haliyle ve ilk şekliyle koruyabilmiştir. Bu çizgilerin ayrıntılarını ise ayrı ayrı ruhlara tapmada ve çeşitli kültler ve mitolojik varlıkların adlan veya izlerinde bulmak mümkündür. Bununla birlikte şaman dualarında da çok sayıda yer ruhunun varlığından bahsedilir.Birkaç şekli olan bu bütüncül, temelde yer ve toprakla beraber kullanılmıştır.
Onun yarana ve koruyucu işlevi ise yere ve toprağa, eskiden beri, bitip tükenmeyen hayat gücü ve ölümsüzlüğün en yüce ifadesi olarak bakıldığından ileri geliyor. Kadın Ana başlangıcı, yerle aynılaştırılırdı. Yer hayatın ve yaşayışın kesintisiz dönüşümünün temelini oluşturmuştur. Yer, ilk ulu başlangıçtır ve ne varsa ondan gelir. Karaçay-Balkarlarda “Cer Teyri” adı verdikleri yer iyesi aynı anda “yaratıcı” anlamına gelen “Yauçe-D’auçe” adıyla da çağrılırdı.
Altay destanlarında mitolojik Yer Ana, kahramanlara yardım eden bir motiftir.
Yakut efsanelerinde de adı geçen, yer ve toprağın sahibi sayılan “Yer Ana”, canlı bîr varlık olarak betimlenmişti ve aslında “Kainatın Ruhu nun geniş bir şekilde yayılmış adıydı.
Her şeye can veren de yine “Yer Ana” ve “Yer Ruhu”ydu. Bütün bolluk ve bereket ondan gelirdi.
Türk halk inanışlanna göre, “Yer Ana”sı iyilik yapmak istiyorsa, toprak bol bol tahıl verir ve her şeyi bol yapar. İnsanlar da bolluk ve varlık içinde yüzer.
Azerbaycan’ın bazı bölgelerinde Nevruz Bayramı şenliklerinde toprak iki taraftan kazılır ve altından geçit yeri yapılır, sonra insanlar oradan geçerek karşıya giderlerdi. Bu, yer kültünün bir kalıntısı olup, toprak ruhu ve Yer Ana ruhundan yeniden doğulmayı canlandırırdı. Eski çağlarda da doğanın yeniden canlanması şerefine yapılan bahar bayramları yer kültüyle bağlıydı.
Yakutlarda kısır kadınlar, kutsal bir ağacın dibinde, ak-boz bir at derisi üzerinde Yer Ruhu’na dua ederlerdi. Yakut kahramanlık destanlarında da bu motifin izi korunup kalmıştır. Yer Ruhu, farklı destanlarda farkı adlarla karşımıza çıkar. Geleceğin kahramanını göğsünün sütüyle besleyen de Yer Anasıdır.
Yakutlarda kısır kadınlar, kutsal bir ağacın dibinde, ak-boz bir at derisi üzerinde Yer Ruhu’na dua ederlerdi. Yakut kahramanlık destanlarında da bu motifin izi korunup kalmıştır. Yer Ruhu, farklı destanlarda farkı adlarla karşımıza çıkar. Geleceğin kahramanını göğsünün sütüyle besleyen de Yer Anasıdır.
Sağ göğsünden iki sol göğsünde bir kez emmeye izin verir ve bu üç emmenin sayesinde kahraman inanılmaz bir güce kavuşur.Yer İlahesi ni gösteren herhangi bir resmîn olmadığı söylenir. Ancak bazı metinlerde onu. büyük bir kayın ağacının gövdesinde yaşayan beyaz saçlı kadın görkeminde betimlemişler. Bu ağacın en büyük dalı. insanlara en güzel attan hediye gönderen ruhun meskeni sayılan gök alemine kadar uzanır. Bu kutsal ağacın “lige” denilen reçinesi, yiyene kahramanlık gücü verir.
Yakut kahramanlık destanlanna göre gelecekte yenilmez olacak yiğitlerin birçoğu, çocuklukta inanılamaz derecede çelimsiz, zayıf ve şekilsiz olurlar ve ana-babalan bile onlan kabul etmekten çekinirler. Ancak yeri kazıp, bu çocuklan toprağa gömdükten sonra. Yer Ana’dan beslenip, güçlenen bu çocuklar, inanılmaz ölçüde güçlü ve yakışıklı efsanevi kahramanlara dönüşürler. Yer Ana aynı anda bir rahim ruhudur.
Yakut kahramanlık destanlanna göre gelecekte yenilmez olacak yiğitlerin birçoğu, çocuklukta inanılamaz derecede çelimsiz, zayıf ve şekilsiz olurlar ve ana-babalan bile onlan kabul etmekten çekinirler. Ancak yeri kazıp, bu çocuklan toprağa gömdükten sonra. Yer Ana’dan beslenip, güçlenen bu çocuklar, inanılmaz ölçüde güçlü ve yakışıklı efsanevi kahramanlara dönüşürler. Yer Ana aynı anda bir rahim ruhudur.
Anadolu’da delileri kuyuya sallamanın da mitolojik yorumu budur.Bu olay yere gömülmekle aynı işlevi görüyor.
Ulu Yer Anayla ilgili eski inanışlanın bir kalıntısı da yeni doğmuş zayıf ve şekilsiz çocuğu götürüp eski bir mezara koyup, bir gece bekleterek düzeleceğine olan inançtır. Azerbaycan Türk hikâyelerinde yer başlangıcıyla geçmişte bu inanan başka bir şekli görülmektedir. Burada et parçası gibi şekilsiz doğan hikâye kahramanını, Simurg kuşu alıp götürür ve bir nehrin suyunda yüzdürür. Kahraman bundan sonra, yakışıklı biri oluverir.
Yer Anası olarak bilinen bu varlık Dağıstan’da yaşayan bazı Türk topluluklarının inanışında oldukça iri cüsseli, uzun boylu ve büyük adımlar atan bir kadındır.
O’nun bu şekilde betimlenmesi, git gide küçülen insanlann. eskide kalmış ulu atalannın boylannı uzun göstermeleriyle açıklanabilir.“Altay Buuçay” destanının kahramanı Altay Buuçay Ulu Yer Ana’nın evladıdır. Ulu Yer Ananın diğer bir evladı olan Köroğlu da “yerin rahmi” sayalın mezarda doğar. Yani. Onu dünyaya getiren, ilk başlangıç ve tüm yaranlmışların anası olan Toprak Anadır. Toprağın içinde veya mezarda doğmak, Ana Yer Ruhundan doğmakla aynı anlamı taşır.
İnsanların sağlık, emniyet, refah ve bolluk içinde yaşamaları da Yer Ruhunun iradesine bağlı olarak düşünülürdü. Yakutlarda, Yer Ruhu şerefine gerçekleşen âyin ve törenler, aile içinde geçirilirdi ve bu törenlere şaman katılmazdı.
Kahramanlık destanlanna göre, kahramanlara en akıllı ve en mannklı öğütler de yine Yer Ruhu tarafından verilirdi. O geçmişini bildiği kahramanların geleceklerinden haber verir, belâlardan kurtulma yollannı öğretirdi. Çünkü O, her şeyi bilir ve görürdü. Ancak bu ruh, bütün yerin sahibi değil, olduğu yerin iyesiydi. Yakut kahramanlık destanlanndaki Yer Ruhu gizli doğa güçlerine olan eski inanan bir iradesidir. Yer Ruhu, köken itibariyle mitolojiden gelme olup. ancak efsanelerde motif özelliği kazanmış, sanatsal unsurlarla zenginleşmiş ve kahramanlara doğru yolu gösterip, güç vererek, onlann dayanağı olan yurdun şiirsel tecessümüne dönüşmüştür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Kopmuşuz bizler o öz varlık olan manzaradan
Bahseder gerçi duyanlar o onulmaz yaradan.
Derler ki: İnsanda derin bir yaradır köksüzlük
Budur âlemde hudutsuz ve hazin öksüzlük. (Y. Kemal Beyatlı)